24 Kasım 2013 Pazar

Grafik Sanatlar Üzerine Uzunca Bir Yazı (=


Grafik Sanatlar Tanımı  

Grafik sözcük olarak Latince kökenli olup, "grafyn"dan gelmektedir.  İngilizce de "Graphic", Fransızca da "Graphique" olarak yazılmaktadır. Grafik sözcüğü sanat çalışmalarında çok geniş bir kullanıma sahip olduğu için sonuna "graf" eklenen tüm alanlar grafik sanatları tanımlar. Örneğin; Fotograf, serigraf, lirograf gibi.

Günümüzde uluslararası anlatım biçiminde grafik sözcüğü ortak bir ifadede kullanılmaktadır, dolayısıyla tanımda tüm insanların aynı yorumu çıkaracağı biçimde netleşmiştir. Bu yorum; grafik sözcüğünün yazmak, çizmek, görüntülemek ve çoğaltmak, anlamına geldiğini ifade etmektedir.
Grafik sözcüğünün tanımı biraz daha açılacak olursa, sanatçının elinden özgün biçimlendirmeyle çıkan yada özgün çoğaltmayla (baskı yöntemiyle) elde edilen eserin, bilgi iletmek, basılmak, kitle iletişim araçlarında kullanılmak amacıyla hazırlanan; çizgi, yazı, resim ve bunların düzenlemeleriyle ilgili tasarımları kapsar. 

Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi grafik sözcüğü bir sanat alanını anı atmaktadır. Grafik sanatlar plastik sanatlar içerisinde yer almasına rağmen, işlevsellik açısından tüm sanat dallarından farklılıklarıyla ortaya çıkar. Soyut olmasına rağmen ekonomik özelliği söz konusudur, çoğaltıma dayalı olduğu için kitlelere daha çok hitap eder.

Grafik Sanatlar Tarihi

Grafik sanatlar tarihini insanlığın ilk haberleşme sistemine kadar götürmek mümkündür. Grafik sanatlar olarak değerlendirilen çalışmaların 6000 yıllık bir geçmişi olduğu söylenebilir.  Çünkü grafik sanatların içinde çoğaltım tekniğinin kullanılması bu alanın tanımlanmasını daha kolay hale getirmektedir.
Bununla birlikte yaklaşık 400.000 yıl kadar öncesine uzanan insanlığın el hüneri ile ilgili üretimleri Paleolitik (Eski taş çağı ve kaba taş çağı olarak adlandırılmaktadır) çağa kadar gitmektedir. Bu dönemde taşın bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir.

Mağara duvarlarına yapılan ilk resimler ve küçük heykelcikler, insanın sanat açısından ortaya koyduğu belgelerdir. Duvarlara yapılan veya kazılan resimler, insan çevre, insan hayvan ilişkilerini göstermektedir. Sanat tarihi ve arkeoloji bilimi, duvar resimlerini bir sanat eseri olmaktan öte bir iletişim aracı olarak ele almaktadır. Bu çalışmalar bir anlamda ilk grafik sanatlar ürünü sayılabilir.
Örneğin; M.Ö.l5000 Altemira (İspanya) ve M.Ö. 25000 Lascaux (Fransa) mağaralarında bulunan hayvan ve insan figürlerinde günlük yaşamın bir kesiti işlenmiş ve aynı zamanda elleri n şablon olarak kullanılıp boyayla duvarlara çoğaltıldığı görülmektedir 
Bu bir çeşit grafik ürün sayılabilir. Çoğaltım tekniği grafik sanatların temel prensibi olduğu varsayıldığında, 6000 yıllık tarih sürecinde Anadolu ve Mezopotamya bölgesinde küçük mühür silindirler ve çivi yazısıyla hazırlanmış küçük zarflar grafik çoğaltımların üç boyutlu ürünleri sayılabilir.

Tarih kitapları ilk baskının Gurenberg tarafından bulunduğunu yazar. Aslında Gurenberg baskıyı ilk bulan kişi değil ama geliştiren kişidir.  Çünkü yazının icadıyla birlikte, özellikle Sümer'lerde çivi yazısının kil tabletler üzerine ve kilden yapılan silindirlerin üzerine kazılan çivi yazılar, kurutulduktan sonra, yaş tabletlerin üzerine yuvarlanılarak bir çeşit imza ve çoğaltım amaçlı kullanım tekniği geliştirmişlerdir, bunlar da ilk baskı teknikleri sayılabilir.

Günümüzden tahminen 3000 yıl önce Eski Mısır'da geliştirilen hiyeroglif yazı tarzı, çeşitli canlı ve cansız varlıkların ayıklanmış biçimlerinden oluşan bir yazı sistemi olarak ortaya çıkmış ve Mısır uygarlığının omurgasını oluşturmuştur. Bu yazı tekniği nesnelerin kolay ve anlaşılır biçimde sembollere dönüştürülmesidir.

Aynı dönemlerde Anadolu' da ortaya çıkan yazı biçimleri Mısır yazısına nazaran daha şifreli bir tarzdadır. Bununla birlikte, yazının çıkış kaynağı ve ilk hangi toplum tarafından bulunduğu kesin olarak tespit edilememiştir, ancak yazının kullanıldığı önemli yüzeylerden kâğıt, eski Mısır'da bulunmuştur. İnce papirüs bitkisinin yaprakları yan yana getirilerek ağırlıklar altında bekletilip ve parlatılır. Bu yüzeylerin üzerine hiyeroglif yazı yazılırdı böylece tarihte ilk kâğıt yapımının Mısır' da başladığı söylenebilir. Bu da grafik sanatlar tarihi açısından önemli bir buluştur.

Grafik sanatlar tarihinde Çin'in önemli bir yeri vardır. Avrupa'dan daha önce yazı ve baskı sanatını bulan ve geliştiren bir toplum olan Çin' de, ayrıca yazı iletişim aracı olma yanında önemli bir sanat unsuru olarak ele alınmıştır. Çin yazıları harf değil kelime biçiminde yazılmaktadır.

Baskı işlemlerinin ise Çin' de M.Ö.200 yıllarında bulunduğu ve kullanıldığı bilinmektedir.  Özellikle saray çevresinde hanedan ve önde gelen kişilerin önemini belgelemek için taş ve küçük sert tahta kalıplar üzerine oyulmuş yüksek baskı biçiminde mühürler kullanmışlardır. Bu gelenek daha sonra yaygınlaşarak Çin toplumunun çeşitli kesimleri tarafından da bir ayrıcalık sembolü olarak kullanılmıştır. 

Mühürlerde siyah ve kırmızı renkler ağırlıktadır. Yine ilk kitap basım işleminin M.Ö.868 yılında Çin'de yapıldığı bilinmektedir. Bu kitap tahta kalıplar üzerine oyulan ve yüksek baskı biçiminde hazırlanan "Diamond Sutra" adlı kutsal Budist öğretileri yaklaşık 5 metre uzunluğunda rulo kağıtlara basılmıştır.  Baskı teknikleri sadece Çin'de değil Uygur Türklerinde de kullanılan bir teknikti.

Aslında grafik sanatların tarihteki kimliğini kazanması yazı sanatının keşfiyle mümkün olmuştur. Bugün dünyada kullanılan yazıların kesin olarak bulunuş tarihi yoktur. Latin alfabesinin çıkış kaynağının M.Ö.1600 tarihlerinde Finikeliler tarafından bulunduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte Mısırlıların, Asurluların, Giritlilerin ve Musevilerinde yazının keşfinde rol aldıkları ileri sürülmektedir. 

Ancak bunlar sadece Ortadoğu ve belki de Latin alfabesi için söylenebilecek varsayımlardır. Hâlbuki Çin, Japon, Hindistan ve Orta Asya bölgesinde yaşayan toplumların da yazının keşfi konusunda olsun, kullanımı konusunda olsun ön Asya ve Ortadoğu kadar eski oldukları bilinmektedir.

Türk Grafik Sanatı Tarihi

Türk grafik sanatlar tarihini, Türklerin kabul ettikleri yazı sistemleriyle ele almak daha doğru olacaktır. Orta Asya'dan Anadolu'ya uzun bir kültür coğrafyası içinde yer alan Türk tarihinde, Uygur alfabesi ve Göktürk alfabesi, kalıcı belgeleri günümüze kadar ulaştırmıştır. Uygur'lar Çinlilerle yakın ilişkiler içinde bulundukları için yazım ve baskı teknikleri konusunda bilgi sahibi oldukları bilinmektedir. Özellikle duvar resimleri çalışmalarında çok sayıda eser bugüne kadar gelmiştir, baskı olarak tahta kalıplar kullanmışlardır. Göktürk'lerin ise Orhun kitabelerini bıraktığını ve kaplumbağa heykeli üzerine oturtulmuş 3 metre boyunda kabartma yazıtların günümüzde Moğolistan sınırları içerisinde korunduklarını bilinmektedir.

M.S.9. yüzyılda Müslümanlığı kabul eden Türk'ler Arap yazı sistemini kullanmaya başlamışlardır. Aslında Arap alfabesi ve ses uyumları Türk gramer yapısına ve ses sistemine uymamasına rağmen, yine de bin yıllık Anadolu Türk tarihinde çok sayıda eser bu yazıyla günümüze kadar bırakılmıştır. Selçuklular döneminde Arap yazıları taş üzerine kaligrafik olarak işlenmiştir.

Türklerde grafik sanatların asıl gelişimi Osmanlı Devleti döneminde başlamıştır. İlk matbaanın 18. yüzyılda İbrahim Müteferrika tarafından kurulduğu bilinmekle birlikte, Osmanlı Devleti'nde matbaanın tarihi Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanmaktadır.  Özellikle azınlıkları oluşturan Musevi, Ermeni ve Rumların kendi dini eserlerini matbaa tekniğini kullanarak basmışlardır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde sarayda kurulan Enderun mekteplerinde sanat konularına da özel ağırlık verilmiş İran, Özbekistan ve batıdan getirilen sanatçılar burada öğretmenlik yapmışlardır. Kitap resimlerine sayfa tasarım çalışmaları bu okulda önemli bir ağırlık kazanmıştır. Kanuni döneminin ünlü minyatür sanatçısı Matrakçı Nasuh yaptığı resim Anadolu'nun birçok kentinin kuşbakışı resimlerini yapmıştır. Bu eserler günümüze kadar hem tarihi bir belge ve hem de sanat eseri olarak ulaşmıştır.

1727 yılında Padişah 3. Ahmet ve Sadrazam olarak görev yapan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın desteği ile İbrahim Müteferrika ile kendisiyle birlikte çalışan ve kısa bir süre Fransa elçiliği yapmış olan 28 Mehmet Çelebi, ilk baskı tesislerini kurmuşlardır.

Türk grafik sanatı tarihinin modern başlangıcı bu dönem olarak ele alınabilir. İbrahim Müteferrika'nın bastığı ilk kitaplar; Tarih-i Hind-i Garbi, Cihannüma adlı resimli bir kitap, Latin alfabesiyle basılmış olan Grammaire Turque ve Kitab-ı Lügat-ı Van Kulu'dur.

Osmanlı döneminde aşamalar geçiren matbaacılık tarihinde, ilk Türkçe gazeteler 1860 yılında çıkmaya başlamıştır. Bu dönemin gazetelerine ilk resimleri çizen ve Osmanlı döneminin pul ressamı da sayılan Ebuzziya Tevfik’tir. Sanatçı kişiliği olan ve disiplinli çalışmalar yapan bir yapıya sahiptir.

Türk grafik sanatlar tarihinin önemli bir aşaması da Osmanlı Devleti'nde tiyatro sanatının kurulması ve gelişim göstermesidir. Tiyatro afişlerinin bu devrede çalışıldığı görülür. Avrupa'da gazetelerde bol miktarda yer alan karikatür sanatı da yüzyılın sonuna doğru Osmanlı Devleti'nde çıkan gazetelerde yer almaya başlamıştır. Tercüman-ı Ahval, Tercüman-ı Hakikat, Tasvir-i Efkar gibi gazetelerde dönemin yönetimini hicveden karikatürler yayınlanıyordu. Ayrıca Servet-i Fünun ile Diyojen adlı dergilerin de Türk grafik sanatı tarihinde önemli bir yeri söz konusudur.

Matbaanın emekleme dönemlerinde ilk basılı ürünlerin tasarımları genellikle hattat ve müzehhip denilen süslemecilerin elinden çıkardı. Tüm dergilerde başlıklar, yazı tipleri, resimler, pullar ve sayfa düzenlemeleri bu meslek erbabı olanlar tarafından yapılırdı.

Birinci Dünya Savaşına katılan Osmanlı Devleti savaşın yıkımı ve yenilgisiyle her alanda olduğu gibi basımcılıkta da gelişimini kaybetmiştir. Kurtuluş savaşı döneminde ise Anadolu ve Ankara'dan savaşı yöneten Atatürk, Türk ordusunun moralini yüksek tutmak için çeşitli basılı ilanlar ve yayınlar çıkartılmasını istemiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve Latin alfabesinin kabul edilmesiyle birlikte de matbaacılık sanayi ülkemizde çok hızlı bir gelişim göstermeye başlamıştır.

İlk yıllarında yeni kurulan Türk devleti'nin kimlik oluşturma çabalarında önemli bir grafik tasarımcı ve ressam İhap Hulusi'dir. Almanya'da eğitim gören Hulusi, Türk grafik sanatlar tarihinin cumhuriyet döneminde, bir öncü olarak kabul edilmiştir. Yaptığı çalışmaları ve eserleri günümüzde hala varlığını sürdürmeye devam etmektedir.

Cumhuriyet döneminin ilk grafik tasarımcılarımdan, İhap Hulusi'nin bir çalışması İhap Hulusi ile aynı dönemde yaşayan ve soyadı gibi titiz tasarımlara imza atan bir isim de Kenan Temizan'dır. Döneminin afiş ustası olan sanatçının Türk grafik sanatı tarihinde önemli bir yeri vardır. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, inkılâp hareketlerine başlamış alfabesini de değiştirmeye karar vermişti, bunun anlamı ülkede tepeden tırnağa yazıyla ilgili her şeyin değişmesiydi. Ülkemizde sanayi hareketleri geliştikçe grafik sanatlar da bu duruma ayak uydurup kendi değişim ve gelişimini göstermiştir.

Özellikle 1950 yılından sonra Türk grafik sanatının önemli bir atılım yaptığı görülür. Türk kültür ve sanatından izler taşıyan afişler yapan Mengü Ertel, geleneksel halk kültürü öğelerini tasarımlarına taşıyan Yurdaer Altıntaş, Türk grafik sanatlarına çarpıcı yenilikler getirmişlerdir 
1960 sonrası ülkemizde kentleşme sürecinin artması, üretimin çeşitlenmesi, 1970 ve sonrasında siyasi hareketlerin yoğunlaşmasıyla, grafik sanatlar daha çok ön planda yer almaya başlamıştır.

Avrupa ve Amerika ile olan teknolojik ve kültürel ilişkiler basım tekniklerinin daha fazla yerleşmesine sebep olmuş, özellikle Amerikan tarzı giyim kuşam ve sanat, günlük yaşamın içerisinde yoğun bir şekilde yer almıştır. Bu değişimler, kültürel iletişimde önemli bir rol oynayan grafik sanatların daha etkin duruma geçmesine neden olmuştur. 

GRAFİK SANATLARDA TASARIM İLKELERİ

Tasarımın Tanımı ve Önemi

Tasarım tanım olarak; hayalde canlandırılan bir olayın, projesi çizimi veya üç boyutlu görüntüsü olarak uygulanan ve ortaya konulan eserlerin tümüne verilen isimdir. Bu tanıma göre tasarlarına, zihinde hazırlanan bir düşünceyi ve bir eylemi gerçekleştirmektir. Tasarım ise, zihinde tasarlanan bir düşüncenin, bir eserin ilk biçimi sayılabilir. Tasarı, çizilen ilk biçim anlamına gelmektedir. Tasarımın tam olarak ifade edilebilmesi için, zihinde tasarı halindeyken olgunlaşıp geliştirilmesi gerekmektedir. Tasarım, sadece grafik sanatlar için ele alınan bir kavram değildir ve her alanda tasarım olgusu söz konusudur. Grafik tasarıma geçmeden önce tasarımın tüm alanlardaki genel kavramlarını ifade etmek daha faydalı olacaktır.

Tasarım insanoğlu var olduğundan beri gündemdedir ve yaşamının bir parçası haline gelmiştir. İnsan ihtiyaç duyduğu her şeyi beyninde olgunlaştırarak tasarıma dönüştürüp hayat standardını yükseltmiştir. Tasarım çabasına girerken bunları bazen duygularıyla bazen bilimsel çabalarıyla oluşturmuştur. Aslında dil de bir tasarım aracı değil midir ? Beyinde tasarlanan sözcüklerin ardı ardına sıralanıp, cümle haline getirilmesi, daha sonra paragraf ve sayfalara dökülmesi söz tasarımlarının bir bütünüdür. Dilin nasıl doğduğu bilinmiyorsa, sanatsal tasarımında ortaya çıktığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak sanatsal tasarımın doğuşunun insanlık tarihinin başlamasıyla birlikte varolduğunu kabul etmek gerekir. Alet yapan insan ile ilgili rastlanabilen en eski izler, dört yüz bin yıl öncesine aittir. 
İhtişamlı Mısır uygarlığı tasarım çalışmalarında dünyanın ilk ve en büyük örneklerini ortaya koymuştur, günümüz çağdaş mimarisiyle boy ölçüşecek derecede biçimlere sahip anıtsal eserler meydana getirmişlerdir. Geometrik düzenlilikle keskin doğa gözleminin bu kaynaşımı tüm Mısır sanatının özelliğidir .

Anadolu ve Mezopotamya kültüründe de benzer sanatsal tasarımları görmek mümkündür. Asur ticaret kolonilerinin Anadolu'daki faaliyetlerini konu alan kilden yapılmış mektuplardaki sanatsal niteliklerle, bu dönem insanının estetik tasarıma vermiş olduğu önemi açıkça vurgulamaktadır. Yunan ve Roma uygarlığında tasarım olgusu, kendinden emin, matematik hesaplamalara dayalı sağlam biçimlerin oluşturduğu eserlerdir. Her türlü fonksiyonelliğe sahip iki ve üç boyutlu nesneler en ince ayrıntılarına kadar geometrik yapılara dayalı olarak düzenlenmiştir.

İslam dünyasında her türlü tasarım, inanç felsefesine dayalı bir anlayışla ele alınmıştır. İslam, teneffüs edilen ortamın, dokunulan her nesnenin işlev ve estetik açıdan Tanrı'yı hatırlatması ve O'nun her yerde hissedilmesini istemiştir.

Aslında doğu dünyasına dayalı tüm sanatlarda bu üslubu görmek mümkündür. Çin, Hindistan, Orta Asya, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinde doğanın inanç dünyasına uygun ayıklanıp tasarlanması önemli bir anlatım tarzıdır.

Tasarımda somut gerçeklerin yakalandığı en önemli zaman dilimi Rönesans'tır. Çünkü doğa aklın süzgecinden geçirilerek her türlü tasarım mantığa dayandırılmıştır. Rönesans hareketi daha sonraki dönemlerde yapılan çalışmalara öncülük etmiştir. Buhar gücünün bulunuşu, yeni kıtalara yolculukların yapılması, elektrik, motor gücü gibi insanın yeni ufuklara taşınmasını sağlayan buluşlar tasarım olgusunu kökten etkilemiştir.

Yirminci yüzyıl bir tasarım çağıdır, endüstri ürünlerindeki milyonlarca çeşitte mal, estetik boyutuyla ele alınarak tasarlanmaktadır. Buna en iyi Örnek yirminci yüzyılın başında Almanya' da kutulan Bauhaus okuludur. Okulun kurucusu Walter Grapious, güzel sanatlar ve tasarım sanatlarının ortak köklerini bir araya getirerek, mimar sanatçı, zanaatkar ve endüstri arasındaki bağları birleştirip, sanatla endüstrinin birbiriyle güzel bir uyum içinde olabileceğini ortaya koymuştur.

1950 yılından sonra büyük aşama kaydeden tasarım, başlangıçta sadece sanat eğitimi veren kurumlarda ana ders iken, bilim ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak büyük bir değişim geçirmiş ve sanatın dışında her disiplindeki eğilime aynı derecede hitap eder duruma gelmiştir.

Tasarımda Konu

Tasarım çalışmalarında konu tek başına bir şey ifade etmez, ancak sonuca ulaşmak için öz ve biçim ilişkisini konu ortaya çıkarmaktadır. İnsanın yaşadığı ortamda her olay ve varlık bir tasarım konusudur. Tarih boyunca konular, insanın kendi yarattığı efsaneler, mitolojik öyküler, din ve toplumların arasındaki sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkiler sanatsal tasarımın asıl kaynağını oluşturmaktadır.

Tasarımda konu, sanatçının düşünce (tasarımlama) aşamasında ortaya koyduğu beyin fırtınası olarak da kabul edilebilir. Tasarımın bir amaca hizmet etmesi esas olduğuna göre, önce tasarıma temel teşkil edecek olan konunun iyi belirlenmesi gerekir.

Tasarımda Ön ve Arka Yapı

Tüm sanatsal tasarımlarda konunun seçilme biçimi, seçilme amacı ve hitap edeceği alanlar göz önüne alınarak, tasarlanacak çalışmada bir kurgu oluşturulur. Bu yapılan eylem bir sanat felsefesidir, felsefe pozitif bir bilim olmadığı için, değişmez konuları ve kuralları söz konusu olmayabilir, yani sürekli değişkenlik gösterebilir. Çağlar boyu meydana getirilmiş eserlerin analitik gözlemleri sayesinde sanat felsefesi, eserin arka ve ön kurgusundaki estetik kavramları, sanatçının geçirmiş olduğu mantık ve duygu değişimlerini ele alır, inceler.

Eserin ön yapısı, teknik ağırlıklı öğelerden oluşur ve göze hitap eden görsel kavramlardır. Daha çok estetik hazlar dikkat çekici konumdadır. Fakat eserde asıl düşünce arka yapı da denilen eserin ruhunun saklandığı kısımdır, sanat eserini rasgele bir eğlence, bir oyalanma ve oyun olarak düşünmek yanlıştır. Çünkü tasarımda ön ve arka yapının birlikte oluşturduğu kurgusal yapı, her eserde sanatçının ruhsal duygulanmalarını ve estetik felsefesini yansıtır.

Arka Yapının İfadesini Belirleyen Etkenler

Tasarım aşamasında, arka yapıyı meydana getiren birçok etken vardır. Bunlar sırasıyla ele alınacak olursa; psikolojik, sosyo kültürel, ekonomik ve endüstriyel etkenlerdir.

Psikoloiik Etkenler

Sanatsal tasarım içerisinde eserin arka yapısını belirleyenler arasında yer alan psikolojik etkenler, çeşitli teorilerle açıklanmaya çalışılmıştır. Çünkü psikoloji bilimi sanatın acıdan ve ümitten doğduğunu savunur. Ancak yirmi birinci yüzyıla giren dünyada bu fikir artık çok gerçekçi gelmemektedir. Sanatçı, iletişim araçları sayesinde küçülen ve adeta avucunun içine sığan bir dünyada yaşamaktadır. Dünyanın öbür ucunda olan bir olaydan etkilenmekte ve ortaya eserini koyabilmektedir. Yani sanatçı artık içine kapanık bir kişilik değildir, içe ve dışa dönük dünyası tasarım yaparken sanatçıyı etkilemektedir. Özellikle tasarım olgusunun çok önemli olduğu günümüzde, psikolojik etkilenme kuşkusuz çok daha yoğundur. Sanayi devrimiyle birlikte toplumların değer yargıları değişmiş ve okulların, üniversitelerin dolup taştığı, yeni iş alanları ve üretimin sınırsızca pompalandığı, endüstri toplumunda basit bilgileri yorumlayıp, onlara yeni anlamlar kazandırmak tasarımcının asıl amacı haline gelmiştir.

Sanatsal tasarımlarda duyguya yer verilmesine rağmen, teknik ve bilimsel verilerde duygular kadar önemlidir. Günümüzde sanatın faydacılıktan uzak, sadece duygusal anlatımları tatmin eden bir düşünce biçimi olduğu savı, geçerliliğini yitirmektedir. Sanat artık insanların hizmetinde, insanın daha iyi yaşamasını sağlayan çevresini daha iyi çözümlemesine yardımcı olan ve yaptığı her eylemde onun yanında olan bir kavramdır. Örneğin Brezilya'nın önemli kentlerinden Brasil'deki kent tasarımlarında, binalar insan heykellerinden oluşmaktadır, yani heykelin içine girip mekân olarak kullanılabilmektedir. Sanat burada faydacı anlatım gibi görünmesine rağmen, insanın psikolojik açıdan farklı bir tasarım kavramını gerçekleştirmesini sağlamaktadır.

Sosvo-Kültürel Etkenler

Tasarımcının topluma karşı görev ve sorumlulukları vardır. Çünkü sanatçı insanlığın yeni bir ihtiyacını cevaplayacak türden duygu ve düşünceleri önceden sezinleyip bunları toplumun işine yarayacak biçimde tasarım haline sokabilmelidir.

Dilek Bektaş 'Çağdaş Grafik Tasarımın Süreci' adlı kitabında tasarımcının sorumluluğu için şöyle demektedir, "Sanat eseri tasarımcının elinden çıktıktan sonra, kendi malı olmaktan çıkar ve toplumun malı olur" 

Bu tanımlamaya göre, toplum sosyal ve kültürel yapısı sanatçının tasarım etkinliklerine doğru orantılı olarak etki eder. Sanatçının tasarımlarında özgür olmasına rağmen, taşıdığı toplumun sosyal ve kültürel değerlerine ilgisiz kalacağı anlamına gelmez. Tarihte bunların örneklerini görmek mümkündür, örneğin bugünkü anlamda grafik tasarımcı sayılan ünlü Fransız afiş sanatçısı Lautrec, eserlerinde Paris'in gece hayatını görsel bir anlatımla ortaya koymuştur.

Burada sadece afişlerin tasarımı söz konusu değil, sanatçının konu seçimi ve bunu işleyiş biçimi önemlidir. Yine 1917 yılında Rusya'da gerçekleşen Sovyet devrimini halka anlatmak ve benimseterek için grafik tasarımcılara önemli görevler verilmiştir.

Ayrıca, uluslararası toplantılar, fuarlar ve olimpiyat oyunları için farklı dilleri konuşan insanları ortak iletişimlerde buluşturabilmek için grafik tasarımcıların geliştirdiği piktografik diller de sosyal ve kültürel etkenlere bir örnek teşkil edebilir. 

Ünlü Türk grafik tasarımcısı İhap Hulusi, Ziraat Bankası'na hazırladığı afişlerinde köylünün hasadı kaldırdıktan sonraki umutlu ve sevinçli ruh halini çok iyi analiz ederek resimlemiştir. Bu sadece sanatçının çizim yeteneğinden kaynaklanmamakta aynı zamanda kendi toplumunu iyi tanıması, sosyal ve kültürel etkenleri tasarımlarında ön plana çıkarabilmesinden kaynaklanmaktadır.

Ekonomik ve Endüstriyel Etkenler

Bir grafik tasarımın arka yapısında yer alan en önemli etkenlerden birisi de, hiç kuşkusuz ekonomik ve endüstriyel etkenlerdir. Çünkü bir toplum uygarlık kavramını bu sözcükle yakalayabilir. Ekonomi ve endüstri eğer bu alanlardaki gelişimini tamamlayamamışsa, tasarımcının da yapabileceği bir şey yoktur. Yaratıcılıktan ve yenilikten ziyade geleneksel bir yapı içerisinde eserlerini üretecektir. En başta ekonomik kalkınma endüstriyel kalkınmayla iç içedir. Özellikle 19. yüzyıl sonuna doğru Avrupa'da başlayan sanayi devrimi endüstriyel açıdan batıya büyük bir avantaj sağlamış ve endüstriyel ürünlerin eritilmesinde hedef kitle olarak tüketicinin seçilmesi ekonomi bilimiyle örtüşmesini sağlamıştır.

Üretimin ana kaynağı imalat olduğuna göre, mamul malın da çeşitli özelliklere sahip olması gerekmektedir, bunun başında ürünün tasarım olgusu gelmektedir, tasarımın tek başına üretimde söz sahibi olması da mümkün değildir. Tasarım endüstriyel üretimle uyumlu olmalı ve çoğaltımda sorun çıkarmamalıdır. Üretimin biçiminden ambalajına kadar tasarım aşamasında endüstriyle uyumlu olan mal ekonomikliğini sağlamış olacaktır.

Örneğin; matbaa teknolojisini bilmeyen grafik tasarımcımın yapacağı çalışmalar baskı teknikleriyle uyum sağlamayacağı için, endüstriyel açıdan uyumsuzluk gösterir ve üretim aşamasında özgünlüğünü kaybedebilir.

Grafik Tasarımda Ön Yapının İfadesini Belirleyen Etkenler
Grafik tasarımcı çalışmalarında arka yapıyı, genel bir etkilenme açısından psikolojik ve kültürel birikimlerle anlatmaya çalışır. Ancak bu ifadelerin somut anlamda biçimlendirilmeleri gerekir. Bu biçimlendirme tasarım içinde ön yapı elemanlarıyla kendisini gösterir. Arka yapıdaki ilkelerle, ön yapıdaki elemanların bir araya gelmesi tasarıma anlam kazandırır.

Çizgi

Çizgi, tüm tasarım alanları için vazgeçilmez bir kavramdır. Noktaların birleşmesinden çizgiler oluşur, birbirleriyle bağıntıları ve ilişkileri çoğalan gerilim noktalarının, kendi içlerinde birleşmesinden çizgi doğar.  Bu anlamda çizgi, maddenin en küçük yapısını oluşturan moleküllere benzetilmektedir. Çizgi kendi başına bağımsız bir eleman değildir, noktalara bağlıdır. Buna dayalı olarak çizgi; yüzeylerin kesişmesi veya noktanın hareketi olarak tanımlanabilir.

Çizginin kâğıt üzerinde iki boyutlu, soyut bir anlatım ifade etmesine rağmen, insan psikolojisi üzerinde nesnelerin çağrışımını yapar. Yeryüzündeki dağların, ovaların, binaların yolların dış konturları çizgisel bir anlatım olarak ifade bulur. Küçük bir resimde birkaç milimetre genişliğinde ve birkaç santimetre boyunda çubuklar çizgi rolü oynarken, büyük yapılarda bir metreye yakın genişlikte 20-30 metre hatta daha fazla uzunlukta çıkıntı şeritleri ve benzeri kısımlar yine çizgi gibi etki ederler.

Çizginin grafik tasarımdaki rolü de burada başlamaktadır. Çünkü tüm anlatım unsurlarının temeli çizgiyle sağlanmaktadır. Çizginin kendi içinde kalın, ince, uzun, kısa, kırık düz ve buna benzer biçimleri ile gözde bıraktığı etki, ortaya konularak tasarımı temelden etkiler. Çizginin günümüzde işlevi (fonksiyonelliği) önemli derecede artmıştır. Özellikle teknik resim çalışmalarında çok önemlidir.

Grafik tasarımda birlik ve dengenin temel unsuru çizgidir. Tasarımın dengesini düzenlemeye veya var olan dengeyi anlamlı olarak bozmaya yarar. Doğada bulunan her varlık, tasarım açısından bir çizgi olarak ele alınırsa, nesnenin ayıklama sadeleştirme ve stilizasyon gibi tasarım elemanlarını üstlenmek çizginin görevleri arasındadır.
Tasarımcılar çizginin bu görevi üzerinde ısrarla durmak zorundadırlar.

Çünkü insan olarak sahip olunan tüm duygular; neşe, hüzün, canlılık, güzellik, kırgınlık, kararsızlık ve buna benzer duygular çizgiyle anlatılabilir, dolayısıyla tasarımda temel eleman çizgidir. Çizgiye hâkim olan ve çizgiyle iletişim kurabilen sanatçı, bu soyut dili çözebiliyor demektir.
Tasarım içinde çizgi, diğer elemanlarla birleşince daha fazla bir etkinliğe sahiptir. Bu elemanlar: Renk doku, biçim, hareket v.b. dir. Çizginin insan kişiliğiyle de önemli bir bağlantısı vardır, ünlü ressam Paul Klee, çizgiyi yaşayan bir kişilik olarak tanımlamıştır.

Yine ünlü Fransız ressam Ingres; "Çizmeyi öğrenmek otuz seneden fazla zamanımı aldı, boyamak ise sadece üç günümü", diyerek çizginin önemini vurgulamaya çalışmıştır.
Çizgilerin yan yana, alt alta, ya da üst üste gelmesiyle, nesnenin soyut ya da somut olarak dokusal özelliği oluşur. Tasarım içinde çizgi, bir renge, açık koyu veya dokusal özelliklere sahip olabilir. Renkle birleşince anlatım olanağı artar, renk çizgiyi sertleştirip yada yumuşatabilir. Çizgi iki boyutlu düzlemde nesneye hacimsel özellik kazandırabilir. Kendi içinde çok sık kullanılması gölge oluşmasını meydana getirebilir.

Sanatçı tasarımcıların ve sanat eleştirmenlerinin birleştikleri önemli nokta, çizgilerin aldıkları konuma göre bir anlam teşkil etmeleridir. Bundan dolayı tasarımcının, çizginin psikolojik dilini çözmesi çok önemlidir. Söz gelişi; tasarımda düz çizgiler anlatım olarak sağlamlık, sakinlik ve süreklilik demektir. Dikey doğru çizgiler, hayat canlılık hareketlilik, eğri ve helezonik çizgiler ise, dinamizm ve enerjiyi temsil eder. Çizginin geometrik formlara bürünmesiyle ortaya çıkan tasarımlarda, yukarıda konu edilen çizgisel anlatım mantığını uygulamak oldukça önemlidir. Dolayısıyla geometri yi bünyesinde taşıyan anlamlı çizgisel bir resim yapısı, doğadaki nesne ve varlıkların optik görüntülerinde olmadığından, bunların farklı bir biçimlendirme işleminden geçirilmesi gerekir. 

Renk

Renk, insan hayatının bir parçasıdır. Güneşin olmadığı yerde ışıktan, ışığın olmadığı yerde renkten söz edilemez. Genel anlamda rengi tanımlayanlar, eşyaların alışılmış renkli biçimlerinden yola çıkar ve ışığı renk olarak değerlendirirlerdi. Ancak renk konusunun fizik ve kimya bilimi açısından incelenmesiyle, böyle bir özelliğinin olmadığı meydana çıkarılmıştır. Bilimsel verilerde, ışığın eşyalar üzerine düşmesiyle birlikte, nesnenin molekül yapısı hangi rengi daha fazla barındırıyorsa, bu renk yansıtılmakta ve içerisinde bulunan diğer renkler, eşya tarafından yutulmaktadır. Böylece fizik bakımından renk, ışık demeti içinde enerjinin yayılımı ve dağılımı, çeşitli ışık dalgaların frekansıyla belirlidir. Fizyolojik bakımdan renk ise, göze giren ışık dalgaların bıraktığı etkidir denilebilir.

Güneş ya da suni beyaz ışığın içinde bulunan altı renk, (lacivert mavinin bir tonu olduğu için bazen yedi renk olarak sayılmaktadır) mevcuttur. Bu altı renk kombinasyonu kendi içinde değişik oranlarda birleşerek, doğada bulunan sonsuz renk alternatiflerini oluştururlar. Ancak her rengin dalga boyları ve göz üzerinde uyandırdığı etki farklıdır. 

Beyaz ışığın kaynağından doğan renk tayfları kendi içinde bir sınıflandırmaya tabi tutulmuş ve ana ara renkler olarak gruplandırılmıştır. Kırmızı sarı mavi ana renkler, yeşil turuncu mor ise, ara veya başka bir deyimle de yardımcı renkleri oluşturur. Ancak bu sayılan üç ana renk boya anlamında ele alınan renk kavramıdır ve buna baskı tekniklerinde çıkartmalı renk denilir. Hâlbuki video, televizyon ve bilgisayar gibi elektromanyetik kanallara görüntü ileten araçlarda ana renkler, kırmızı mavi ve yeşil (RGB)dir. Çünkü sarı rengin dalga boyu kısa olduğundan ışık rengi olarak görüntülenemez ve bu renk grubuna toplamalı renk denilir.

Her renk insan üzerinde değişik psikolojik etkilere sahiptir. Örneğin; sıcak renk olarak değerlendirilen kırmızı turuncu sarı ve tonları, insan ruhunda hareket canlılık sıcaklık aydınlık duygusunu uyandırır. Bir mekanın iç bölümleri sıcak bir renkle boyandığı düşünülürse, burada uzun süre oturmak ya da yaşamak mümkün değildir. Çünkü psikologlar sıcak renklerin insanın tansiyonunu yükselttiğini, kan akışını hızlandırdığını ve heyecanlandırdığını bilimsel yönden kanıtlamışlardır.  

Soğuk renk gurubu ise, yeşil mavi mordur. Ancak sarı, aldığı konuma göre soğuk renk gurubuna da girebilmektedir. Renkler bazen kendi gurupları içinde bile sıcak ve soğuk olarak sınıflandırılabilir, yani yeşil mavi soğuk renkler, fakat mavi ve yeşil bir resim içerisinde kullanıldığında yeşil maviye nazaran sıcak renk gurubuna girebilir.
Renk çalışmasında diğer bir kavramda tamamlayıcılıktır. Grafik tasarımcı renk çalışmalarında tamamlayıcı renk guruplarını tasarımın çarpıcılığını güçlendirmek için kullanır, başka bir deyimle zıt renklerin bir arada kullanılması demektir ve tasarımın daha etkili görünmesini sağlar.

Renkte armoni (uyum) kuralları birçok sanatçı tarafından değişik alternatif formüller içinde sınıf1andırılmıştır. Bundan amaç, kullanılan renklerin kendi içinde bir uyum oluşturmaları ve tasarımı rahatsız edebilecek renk çalışmalarının önüne geçmeleridir. Özellikle grafik tasarım çalışmalarında rengin kroması (kalitesi) çok önemlidir.

Çünkü grafik tasarımcının yaptığı her çalışma çoğaltım tekniğinden geçebilir. Eğer gerekli renk kromasına sahip boyalar çalışmada kullanılmaz ise baskıdan iyi sonuç almak mümkün olmayabilir. Bununla birlikte basım tekniklerinde üç ana renk tasarımda kullanılan tüm renkleri meydana getirmek için kullanılır.

Bu renkler, magenta kırmızısı boya olarak saf kırmızı sayılır içinde başka renk yoktur. Cyan mavisi, gökyüzü mavisi niteliğinde ve içinde başka renk olmayan bir mavidir. Limon sarısı ise sarının saf halidir. Bu üç renk kendi içerisinde değişik oranlarda katılarak doğanın sonsuz renkleri elde edilir.

Ayrıca ışık olmayan bölgeler içinde, bu üç rengin üzerine siyah mürekkep basılarak işlem tamamlanmış olur.

Tasarımda renk dağıtımını yapmak zor bir işlemdir. Renkleri bir araya toplamak veya dağıtmak, tasarımı temelden etkileyebilir, rengin yatay dikey ya da başka yönlerde kullanılması anlatımı zenginleştirir. Böylece doğru renk doğru tasarım olgusunu da güçlendirir. Her türlü grafik ürünlerde bulunan hedef anlatımı ve bu anlatım içinde bulunan gizli enerjiyi ortaya çıkarmak, ancak tasarım yüzeyine dengeli serpiştirilmiş renk çalışmasıyla mümkündür. Çünkü tasarımda rengin kullanım amaçları, renkli alana bir özellik kazandırmak, düşünceleri renkle simgeleştirmek, tasarımlarda verilmek istenen anlatıma yoğunluk kazandırmak ve nesnelere karakter kazandırmaktır.

Renklerin toplumlar üzerinde değişik anlatım ve yorumlamaları söz konusudur. Örneğin; Ekvator kuşağına düşen ülkeler genellikle sıcak ve canlı renkleri giysilerinde, bayraklarında ve sembollerinde kullanmaktadırlar. Soğuk iklim kuşağında kalan ülkeler ise daha pastel ve gri renkleri tercih ederler, bu da coğrafi şartların insan yaşamında renk seçimini etkilediğini ortaya koymaktadır.

Biçim (Form)

Temel tasarım tekniğinde, çizgi, renk ve diğer yüzey elemanlarının birbirleriyle ilişkileri sonucu biçim oluşur. Tasarımcının görevi, bir mesajın ne türde olursa olsun, anlaşılmasını istediği zaman, bunu mümkün olduğu kadar çok sayıda alıcı üzerinde aynı etkiyi uyandıracak biçimde tertiplemektedir.

Bu sonuca varabilmesi için, biçim psikolojisini iyi bilmesi gerekmektedir. Önemli olan biçim tasarımı bilgilerinin topluca değerlendirilebilmesi, biçimlendirmede tasarım elemanlarına doğada olduğu gibi bütünü oluşturma potansiyeli ile yaklaşmalıdır. Böylece işlev-biçim-estetik birliği içerisinde olan eserler elde edilmesi mümkün olacaktır.

Fakat dikkat edilirse, biçimler arasında büyük farklar olduğu görülebilir. Bir kısmı geometrik düzen içinde oldukları halde, diğer bir kısmı ise serbest haldedir. İşte tasarı mc ının yapacağı İş, biçimleri doğaya dayalı tasarım kurallarını göz önüne alarak iki boyutlu bir yüzey üzerinde bağlantılar yaparak, çizgi, renk, doku, hareket gibi temel tasarım elemanlarıyla biçimlendirebilmektir.

Grafik tasarımcı özellikle ambalaj tasarımında geometrik biçimlerden çok faydalanmak zorundadır. Çünkü üretimde kullanılacak madde tasarım aşamasında seçilecek ve ambalaj asıl geometrik biçimini alacaktır. Gerek renkler, gerekse biçimler algılanmalarında genişleme ve yayılma özelliği gösteren nesnelerdir. Bu görsel algılamanın fiziksel bir boyutudur, öyleyse biçimin ortaya çıkabilmesi için çizgi ve rengin biçime canlılık kazandırılması gerekmektedir. Örneğin; bir afiş tasarımında bulunan çizgiler, düzlemler, yataylar ve dikeyler olarak kullanılır. Renkler ise açıklık koyuluk, azlık çokluk ilkesiyle ele alınarak tasarımlardaki biçimler meydana getirilir.

İki boyutlu düzlem üzerinde bulunan çizgiyle üç boyutlu biçimler oluşturulabilir. Tasarımcının, çizginin (kontural) dış çerçeve özelliklerinden yararlanıp bunu yapması mümkündür. Üç boyutlu nesne anlatımında ince ve kalın çizgilendirmeler tek yönlü ışık altında bu biçimlendirmeye ulaştırılabilir. Sonuç olarak grafik tasarım çalışmalarında kullanılan tekniklere bağlı olarak biçimlendirme olanakları artar.

İşlevsellik (Fonksiyon)

Fonksiyonellik işleyiş bakımından amaca uygunluğunun ve belirli bir amaçla ilgili eylem türü uğruna yapılan görevin ifadesidir. Grafik tasarım sürecinde fonksiyonellik kavramı çok kullanılmaktadır. Çünkü fonksiyon kelimesi, Türkçe anlamda kullanışlılığı olan fayda sağlayan nesneler için geçerlidir. Bir sanat eserinde yararlılık aramak aslında yanlıştır. Hazzın yararlılıkla ilgisi yoktur, eğer fonksiyonellik güzelliğin şartı olsaydı bir eşya kullanışlı olduğunda güzel, kullanışlı olmadığında ise çirkinleşecekti. Bu düşünceden hareket edildiğinde sanat eserlerinin hiç birinde yararlılık aramamak gerekir. Fakat bir seramik sanatçısı eserini tasarıma dönüştürürken güzellik endişesiyle birlikte fonksiyonellik özellikleri de arar. Osmanlı Devleti döneminde yapılan duvar çinileri fonksiyonellik ve güzellik ortaklığına bir örnek teşkil edebilir. Grafik tasarımlar içinde aynı düşünceyi vurgulamak mümkündür. Örneğin; bir zarf, bir afiş, kitap kapağı, tabela ve ambalaj tasarımlarında fonksiyonellikle güzellik birlikte ele alınan öğelerdir.

Grafik tasarımla sanatsal bir eser arasındaki en etkili fark, sanat eserinin sanatçının iç dünyası bir takım duygular ve etkileşimlerle istediği gibi çalışması ve eserini oluşturmasıdır. Grafik tasarımcı ise müşteri tarafından verilen siparişin kullanışlılık, yararlılık, güzellik, standartlık gibi ortak ifadelerini göz önüne alarak ortaya koymak zorundadır. Çünkü tasarımcı bir biçimin yapısal elemanları ile fonksiyon açısından ortaya koymuş olduğu imkânlar arasında, bir ilişki kurmak ve eseri bu ilişkiler içerisinde değerlendirmek zorundadır.

Estetik

Temelde insan yaratılışında var olan estetik haz duygusu, tüm tasarım çalışmalarında titiz bir şekilde araştırılan ve eserin içerisinde kullanılan bir tasarım öğesidir. Estetik, felsefi bir konu olarak birçok düşünür tarafından çeşitli biçimlerde tanımlanmıştır. İlk kez Kanr tarafından insan duyarlılığına inceleyen bir bilim dalı olarak ortaya atılmıştır. Bugün de bu sözcük güzellik bilim veya güzel sanatlar felsefesi anlamını kapsamaktadır. Mağara devrinden günümüze kadar estetik arayışlar hep olmuştur ve kuşkusuz olmaya da devam edecektir. Özellikle eski Yunan döneminde estetik, düşünürler tarafından çeşitli felsefi görüşlerde ortaya konulmuştur. Örneğin; ünlü matematikçi Pythagor, güzelliği sayıların gizeminde aramıştır.

Platon'a göre ise estetik, zihnin duyguları içerisinde akıl yürütmektir. Aristo'ya göre estetik, güzelin hem doğada hem de toplumda olduğunu vurgulamıştır. Platinos, güzel ruhun bedende, zekânın ruh ta ve birliğinde zekâda yansımasıdır, diyerek estetiğe ilginç bir tanımla yaklaşmıştır. Schiller ise, ideal güzelliğin ideal insanlıktan geleceğini savunmuştur.

Bazen sanatın bir oyun olduğunu savunan düşüncelere ise, sanatın hayatın içinde görevlerinin olması gerektiğini savunur. 

Tüm bu savlardan yola çıkıldığında, günümüz tasarım çalışmalarında, estetik her zaman ön plana çıkmıştır. Buhar makinesinin icadıyla birlikte insanın sadece endüstriyel ve ekonomik konularda değil, duygu ve düşüncelerinde de köklü değişmeler olmuştur. Kol kuvvetli makine gücüne karşın, skolâstik düşünceler modern zekâlara dönüşmüştür. Uygarlık zekâsı sadece teknik yaratmaz, yeni zevkler, yeni inançlar ve tutkular da yaratır.

Bugün sanatsal tasarım, ekonomik faaliyetlerde olduğu gibi, baş döndürücü ve göz kamaştırıcı bir hızla ürünlerini tüm dünyaya dağıtmaktadır. Modaya benzer gibi herkesin kalbini ve ruhunu özdeş renklere boyamak iddiasındadır. Bu itibarla çağımızda sanat, uygarlık gelişimi içinde bütün insanları birbirine benzetmeye ve benzer duygularla, yeni bir insanlık bilinci yaratmaya çalışmaktadır. Yirmi birinci yüzyılda sanat ve estetik, bir içe gömülüş değil, topluma ve insanlığa yeni ufuklar açan düşünce tarzı olacaktır.

Kolaj

Herhangi bir satıh üzerine değişik malzemenin yapıştırılması ile yapılan resim tekniğine kolaj denilmektedir. Değişik renkte ve dokuda malzeme bu teknikte kullanılabilir. Kağıt, kumaş, tül, hasır, plastik, deri vb. Bu malzemeler tek başına kullanıldığı gibi yapılacak resimde isteğe göre karışık olarak da kullanılabilir. 

Resim sathı üzerine çizim veya boyama ile başlanabilir. Çizgi veya rengin yerine etkiyi azaltacak veya kuvvetlendirecek malzemeler yapıştırılıp üzerleri tekrar kısmen veya tamamen boyanabilir  burada önemli olan  resimde verilmek istenen etkiye uygun düşecek en iyi malzemenin seçilebilmesi ve bu malzemenin etkilerinden yararlanabilmektir. İstenilen etkinin alınabilmesi için, yapıştırılan malzemeler kesilerek yırtılarak veya buruşturularak kullanılır. Gerektiğinde çakılır.

Kolaj tekniğinde kullanılan malzemeler giderek artmış ve buut kazanmıştır. Günümüzde sanatçıların yapıtlarında malzeme sınırı tanımadıklarını görmekteyiz. 

Mesajın resimlerde etkilerini arttıran araştırmalar sonucunda sanatçının paletine ve kullanma alanına aklımıza gelecek her tür malzeme girmektedir. Bu tür çalışma tekniğine malzeme resmi diyoruz.

Etki

Her obje, ister doğa tarafından yaratılmış olsun, ister insan eli yapısı, kendi başına hayatı olan bir varlıktır ve belirli bir takım etkiler yapar seyredende.Bu etkilerden bir kısmı bilinç altında çalışır ve bir kısmıda bilince ulaşır. Bize çoğu zaman dağınık gelen bu etkiler üç elemana bağlıdır.

- Formun etkisi
- Rengin etkisi
- Objenin tüm olarak etkisi

Sanat olayında, doğa objesinin yerini sanatçının kendi yapıtı yerini almıştır, yani sanatçı verisinde bu elemanları kullanmak zorundadır.

Doğasal elemanın az çok gereksiz olduğu bir soyut kompozisyon içinde bu elemanın yerini tamamen soyut formlar yada tamamen soyuta döndürülmüş doğasal formlar koymak mümkündür. Bu formları yada bu formlardan yapılan kompozisyonun tek rehberi ve ölçüsü duyuş olmalıdır.

GRAFİK TASARIM ÜRÜNLERİ

Amblem Tasarımı

Değişik tanımlamalar yapılmasına rağmen, amblemin ortak tanımını şöyle yapmak mümkündür: Bir fikri, bir hareketi, bir inanışı, bir birliği veya bunların biçimlendirdiği bir kurumu, kuruluşu simgeleyen formdur (biçimdir). Amblemin tarihi süreci, insanın varlığını gösterdiği gün kadar eskidir. Haberleşmeler, alışveriş ve günlük ilişkilerde, sesli iletişimin yanında, bir takım sembolik iletişimlere de ihtiyaç duyan insan, doğada bulunan nesneleri düşünce süzgecinden geçirerek, ayık1ayıp görsel kimliklere büründürmüştür.

Amblem, eski Yunanca'da simge olarak adlandırılmıştır. Bir nesneyi ya da bir kurumu temsil eden harf veya çeşitli işaretlerin görüntüsü olarak tanımlanmıştır. Almanca ve Fransızca'da logo, İngilizce'de ise logograph olarak adlandırılmaktadır.  

Ambleme logo da denilmektedir. Logo üç dilde, anlam olarak amblemin karşılığıdır. Tasarım olarak özgün yazılardan oluşan çalışmalara ise logotype adı verilmektedir.

Amblem, yapı olarak nesneyi somut, soyut, doğru ya da dolaylı yollardan anlatma özelliklerine sahip olabilir. Mal ve hizmetlerin içerisinde bulunan ana fikir, ya da ayrıntılar, amblemi n temel yapısını oluşturur.

Logotype, 1881 yılında Avrupa'da başlayan sanayi hareketleriyle ortaya çıkan bir tasarım türüdür. Makineleşme sonucu üretim fazlalığı meydana gelmiş ve bu ürünlerin satışını kolaylaştırmak amacıyla, yoğun bir reklâm çalışmasına girişilmiştir. Bu alanda en büyük görevi de, dönemin reklâmcıları sayılan ressamlar üstlenmişlerdir. Müşteriyi çekmek için marka, simge ve kalite ön plana çıkarılmıştır.

Logotype bu dönemde kendini göstermeye başlamıştır. Mal ve hizmetlerin, halkın okuyup yazan kesimi üzerinde daha kalıcı bir etki bırakması amacıyla, amblem yanında kuruma özgü tipografik düzenlemelerle tanıtıma gidilmiştir. Günümüzde yoğun olarak kurum kimliği tanıtımlarında logotype kullanılmaktadır.

Logotype ve amblemin en önemli işlevi, mal ve hizmet üretiminde seçim yapılabilmesine imkân tanımasıdır. Üretimlerde kesin hedef tayin edildikten sonra, kurumun kendi varlığını ortaya koyacağı iş alanını ilgilendiren metinlerden ve görüntülerden yola çıkılarak, tüm faaliyetleri hatırlatacak bir ambleme ihtiyaç vardır. Amblemlerin başka bir özelliği de, toplumun her tabakasına hitap edebilmesidir. Yani köylü, kentli, okuma yazması olan veya olmayan tüm insanlar, zaman içinde amblemle bütünleşebilmelidirler. Bu da amblemin akılda kalıcılık özelliklerini hatırlatmaktadır.

Çağdaş kurumlar, mal ve hizmet üretimlerini, kurum kimliğini oluşturan amblemleri sayesinde hedef kitleye daha başarılı bir şekilde ulaştırabilmektedirler. Üretimde belirli bir kalite tutturan markalar, amblemleriyle tanınmaya başlayınca kurumun talep yaratmadaki etkisini hep aynı düzeyde tutabilir. Mal ve hizmet üretiminde amblem kullanımı, üretimin pazarlama kanallarına doğru yönlendirilmesinde etkilidir. Amblemin dışında aynı 'tüt mal ve hizmetleri birbirinden ayıran önemli bir kavramda markadır. Örneğin; Vakko ya da Beymen bir marka adıdır.

Amblemin Tasarlanması

Amblemin tasarımından önce, planlama aşaması önemlidir. Grafik tasarımcı önce kurum hakkında yeterli bilgi toplamalıdır. Bu bilgiler içerisinde, kurumun iş alanı müşteri tipi, mal ve hizmet kalitesi, toplum üzerinde bıraktığı izlenimler detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Bu araştırma iki başlık altında toplanabilir;

a- Amblem tasarımı yapılacak kurumun, kültürel, siyasal ve ekonomik özellikleri; Amblem tasarımı yapılacak kurumun, mal ve hizmet konusunda hangi kültürel kimliğe sahip olduğu, tasarımın amacına ulaşması açısından önemli bir bilgidir. Örneğin; bir turizm seyahat şirketi, içinde bulunduğu toplumun sosyal ve kültürel değerlerini, yabancı ülkelerden gelecek olan turistlere tanıtabilecek bilgi ve alt yapıya sahip olmalıdır. Sosyal kültürel ve siyasal açıdan yapılacak amblem tasarımlarında; bir vakıf, parti hayır kurumu, dernek veya birlik gibi kuruluşlar olabilir. Ekonomik açıdan bir amblem tasarlanacağı zaman; bankalar, borsalar, ticaret şirketleri bu kapsama girer.

b- Amblem tasarımı yapılacak kurumun pazar alanı ve tüketici özellikleri; Bir mal veya hizmete olan talep anlamına gelen pazarlama tanım olarak; Tüketicinin satın alma gücünü, eyleme geçirmeye yarayan faaliyetlerin tamamına birden pazarlama adı verilir . Pazarlama kurumun genel düzeyini ortaya koyan önemli bir kavramdır. Grafik tasarımcı amblemini hazırlayacağı bu kurumun pazara süreceği mal veya hizmetleri iyi analiz edebilmelidir ki, bunların içinden bir ya da birkaç önemli ayrıntıyı alıp tasarımında kullanabilsin. Ayrıca kurumun hizmet verdiği tüketici çeşitleri de tasarımda önemli ipuçları sağlayabilir. Örneğin; kişiler, aileler, üretici ve satıcı işletmeler, özel ve tüzel kuruluşlar, mal ve hizmet tüketiminde hedef kitle sayılır.

Grafik tasarımcı, bir pazarlama yöneticisi gibi düşünüp aşağıdaki sorulara cevap arayarak tasarım çalışmalarına başlayabilir;

a- Tüketici işletmeden hangi mal ve hizmetleri satın alıyor?
b- Tüketici niçin bu malları ve hizmetleri satın alıyor?
c- Malları ve hizmetleri satın alan tüketicinin sosyal konumu nedir? Örneğin; işçi, memur, köylü, esnaf, bürokrat, kamu sektörü, uluslararası kuruluşlar, v.b.
d- Mallar ve hizmetler nasıl satın alınıyor? Aracılık sistemiyle mi, doğrudan satış yöntemiyle mi, bayiler aracılığıyla mı?
e- Mallar ve hizmetler ne kadar satın alınıyor? Örneğin; günlük, aylık, yıllık gibi.

Tasarımda Aranılan Özellikler

Tasarımda aranılan özellikleri dört ana başlık altında toplamak mümkündür: Özgünlük, sadelik, endüstriyel ve ekonomiklik, estetik

Özgünlük

Amblem tasarımında özgünlük, ana çizgileriyle; başkasına benzememe veya kendine ait olma biçiminde tanımlanabilir. Böylece verilen mesajın yoğunluk noktası seçilebilir. Özelikle yeni kurulan şirketler kendilerini kamuoyuna tanıtırken, kurumun tanıtıcı kimliği mahiyetinde olan amblemlerini tamamen yeni bir buluş olarak halka benimsetmeyi ön plana almak zorundadırlar. Gestalt kuramına göre, insan bir harfi, bir sembolü, bir trafik işaretini gördüğünde, onu bir bütün olarak algılar. Dolayısıyla ilk kez sunulan görsel bir işaret, sürekli gündemde tutularak hedef kitlenin belleğine yerleşmesi sağlanabilir. Eğer amblemi n bu özgünlük gücü yoksa kurum kimliği özelliğini kazanamayacaktır.

Amblem tasarımında özgünlüğü sağlamak, grafik hakkında topladığı bilgileri iyi ayıklayabilmesine özelliğini ön plana çıkarabilmesine bağlıdır.

Örneğin; Ziraat Bankası'nın ambleminde "Z" harfinden oluşan buğday başağı vardır, daha çok köylüye kredi veren banka, akılda kalıcı olması açısından hedef kitleye uygun bir amblem seçmiştir. Toplumların kültürel yaşam tarzı ve gelenekleri de grafik tasarımcının özgün çalışmalar için bir ilham kaynağı olabilir. Örneğin; ünlü araba markası Mercedes'in üç köşeli yıldızı, teknoloji, sağlamlık ve prestiji temsil iç etmektedir. Çünkü yıldızın tüm kültürlerde ortak bir anlatımı söz konusudur. Her günün sonunda gece karanlığı oluşur, evrenin derinliklerinden yıldızlar ortaya çıkar ve evrenin sonsuz olduğu hissini uyandırır. Dünyadaki tüm toplumlarda yıldız, üretkenlik doğurganlık, hareket, ulaşılmazlık ve yol gösterici olarak değerlendirilmiştir. Bugün dünyadaki ülkelerin çoğunluğunun ulusal simgeleri yıldızdır.

Sonuç olarak amblemin özgün olabilmesi için;
- Kurumun önemli bir özelliğini ortaya çıkarabilmelidir.
- Tekrar edilmiş olmamalıdır.
- Mal ve hizmetin akılda kalabilirliğini sağlayabilmelidir.
- Hedef kitleye hitap edebilmelidir.
- Başka bir amblemi hatırlatmamalıdır.

Sadelik

Grafik tasarımda, teknik ve estetik bilgilerinin birleştirilmesiyle ortaya çıkan sadelik kavramı, amblemin birçok gereksiz ayrıntıdan temizlenmesi anlamına gelmektedir. Bir şirketin, her yaş ve her sosyal sınıf düzeyinde, müşterisi olduğu varsayılırsa, amblem tasarımındaki sadelik kavramı daha iyi anlaşılabilir. Çünkü müşteri kitlesi zaman içinde, kurum seçimi konusunda içgüdüleriyle hareket edecektir. Mal ve hizmet seçiminden önce marka ve amblemden etkilenecektir. Karmaşık veya birçok mesajı bir arada vermeye çalışan amblem, hedef kitleye ulaşamayabilir. Örneğin; köylüden süt toplamak ve pazarlamak için kurulan, kalkınma kooperatifi ambleminde, çiftçi, süt bidonu, inek, buğday başağı ve köyün görüntüsüne yer verilirse, çok karmaşık bir tasarım ortaya çıkmış olur. Sadeleştirme olmadığı için başarılı mesaj iletemez. Karışık amblem, çok konuşan, ancak derdini anlatamayan insanlara benzer sadeleştirme yapılırken, mal ve hizmetin içinden vurgulayıcı kısımları seçip, ana temayı görselleştirerek hedef kitleye sunabilmek önemlidir.

Endüstriyel ve Ekonomiklik

Amblem tasarımında, endüstriyel ve ekonomiklik, aranılan diğer unsurlar kadar hayati önem taşımaktadır. Tasarlanan amblemi n değişik amaçlar için kullanılacağı düşünülmelidir. Bir kuruma hazırlanan amblemin, tasarıma dönüşmesiyle birlikte, mesaj alışverişi başlamış olur. Yazışma kâğıtlarından, yaka rozetlerine, elde taşınan ambalajlardan, kent sokaklarındaki tabelalarla kadar her yerde kullanılmaya başlanacaktır. Bir amblemin endüstriyel ve ekonomikliği bu aşamada başlayacaktır.

-Amblem, her türlü yüzeye uygulanabilir netlikte olmalıdır.
-Her türlü malzemeye işlenecek biçimde tasarlanmalıdır.
-Küçültülüp büyütüldüğünde özelliğini kaybetmemelidir.

Estetik Özellikler

Amblem tasarımı görsel anlamda bir sanat çalışması olduğu için, renk biçim ve kompozisyon değerleri olarak ele alınmalıdır. Amblemin dikkat çekmesi şarttır, ancak yeterli değildir. Estetik değerleri açısından da tüketiciyi etkilemesi gerekmektedir. Mal ve hizmetin özelliğini anlatan renklerden ve biçimlerden yola çıkılarak, bazen bir çizgi, renk veya leke unsuru, tüketicinin dikkatini çekme gücüne sahip olabilir. Kurumun geleneksel renklerinden yola çıkılarak yapılan bir tasarımla, kuruluşun köklerinin geçmişe dayandığı anlatımı verilmiş olur.

Amblem Tasarımında Yöntemler

Amblem tasarımı yapılırken, kurumun birtakım özelliklerinden yararlanmak gerektiği üzerinde durulacaktır. Bu temel olarak üç maddede toplanabilir;

a-Kurumun ismini oluşturan harfler açısından tasarımı

Amblem tasarımında çok kullanılan bir tasarım yöntemidir. Buluş açısından çok yönlü sonuçlar almak mümkündür. Kurumun baş harflerinden yola çıkılarak özgün amblemler ve logotype'lar yapılabilir.

b-Kurumun iş alanı açısından tasarım

Kurumun iş ve faaliyet alanı göz önüne alınarak tasarım yapılabilir. İşin özelliğine uygun görsel öğelere veya tipografik unsurlara ağırlık verilir.

c-Kurumun ismini aldığı yer yada şahıs açısından tasarım kurumun tarihsel bir geçmişi varsa amblemde kullanılabilir. Ünlü bir kişi tarafından kurulmuş ise, şahıs ismi ambleme konu olabilir veya önemli bir yer ismiyse bu isimden yola çıkılarak amblem oluşturulabilir 

Amblem Tasarımında Teknikler

Amblem tasarımında, buluş aşaması ve ön araştırmalardan sonra, asıl çalışmaya geçmek gerekir.

-Siyah beyaz çalışmalarda genellikle rapido mürekkebi kullanılır.
-Amblemler, A4 boyutunda kaliteli bir kartona, 10 cm ve 2 cm çapında çizilir.2 cm'lik görüntü, kâğıdın altına yerleştirilir böylece amblem küçüldüğünde nasıl bir biçim alacağı görülmüş olur.
-Renkli çalışmalarda çeşitli tasarım teknikleri kullanılabilir,
-Renkli rapido mürekkepleri,
-Ekolin boya, guaj ve akrilik boya ile çalışılır.
Ön araştırmalardan sonra boya ve suya dayanıklı kaliteli bir karton üzerine tasarım uygulanır. Amblem tasarımında çok renkli çalışmalardan uzak durmak gerekir. Kullanılması gerekiyorsa matbaa tekniklerine uygun renkler tercih edilmelidir.

Yukarıda anlatılanlar daha çok elle yapılan ve yaratıcılığın yanında, ustalık isteyen çalışmalardır. Bu tekniklerin tümü bilgisayar destekli tasarım yöntemiyle daha kolay ve daha hızlı yapılabilir. Ön taslaklar tarayıcıdan geçirilir ve vektörel (çizim) programlarda, (Freehand, Corel) asıl tasarım uygulanır.

Piktogram Tasarımı (Görsel Bilgi işaretleri)

Pikrogram, uluslararası iletişimleri kolaylaştıran, bir nesne ve bu nesnelerin anlamını ifade eden, grafik sembollere verilen genel isimdir . Pikrogram işaretler, insanın varoluş süreciyle birlikte ortaya çıkmıştır ve günümüzde de işlevini devam ettirmektedir.

Pikrogram, sadece bir sembol değildir, daha çok sembolize ettiği objenin anlamını üstlenen bir işarettir. Örneğin (+) ve (-) işaretleri birer matematik sembolüdür ama pikrogram değildir, çünkü bu işaretlere bakan bir kişi bunların anlamını bilmeden önce öğrenmek zorundadır. Pikrografık işaretler ise öğrenilmek için değil, anlaşılmak için üretilen tasarımlardır. Karayollarında kullanılan işaretler bir pikrograftır ve görüldüğü anda anlaşılması gerekir. İlk antik el yazıları da pikrografik düşüncelerle başlamıştır. Kaplumbağa kabuğu ve kemikler üzerine yazılan antik Çin kitabeleri ve Mısır hiyeroglifleri arasındaki benzerlikler bu açıdan çok önemlidir.

Mısır, Mezopotamya, Çin ve Orta Asya toplumlarının geliştirmiş olduğu yazı sistemleri, piktografik düzenlemelerin çok geliştirilmiş ve soyut hale sokulmuş biçimleriydi 19. Yüzyılda uluslararası ortak bir dil yaratmak isteyen bilim adamları, önceleri Çin yazısı üzerinde yoğunlaşıp bu yazı türünü pikrografik işaretlere dönüştürmeyi düşünmüşler, ancak tüm dünya ülkeleri tarafından öğrenilmesi zor olabilir düşüncesiyle vazgeçilmiştir.

1881 yılında düzenlenen uluslararası işaretler ve semboller konferansında, ünlü tasarımcı Otto Neurath tarafından, kısa adı ISOTYP olan, Uluslarası Resim eğitimi Tipografik Sistemi adlı bir pikrograf standardı oluşturulmuştur. Bu standardın amacı dünya insanları için, objelerin asıl görüntüsünü bozmayarak, biçimleri basitleştirip "BAK VE ÖĞREN" metodunu geliştirmekti.

1881 Yılındaki konferanstan sonra, pikrogram tasarımları iki üslup içinde gelişti. Birincisi; bilgiyi ve görsel hisleri oluşturan, sembol olduğu kadar pikrogramlarla da bilgiyi birleştiren bir grafik tasarım sistemidir. İkinci üslup ise; tasarımcı Rudolf Modley tarafından sunulan ve uluslararası günlük kullanıma uygulanan piktografik işaretlerdir. 

Modley, bu amaçla 3250 adet pikrografik işaret tasarlamıştır. Ayrıca bu sanatçının yaptığı tasarımlardan bir kısmı Birleşmiş Milletler tarafından 1949 yılında uluslararası karayolu işaretleri olarak kabul edilmiştir. 

1963 yılında Londra'da kurulan Uluslararası Grafik Tasarım Birliği (ICOGRADA) uluslararası sembollerin geliştirilmesi konusunda önemli bir projeyi onaylamıştır.

Bu projenin onaylanmasından sonra, dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan 650 güzel sanatlar okulundan tasarım yardımı alınarak, halkın kullanımının yaygın olduğu "GİRİŞ", "ÇIKIŞ", "TELEFON" gibi sembollerin üretilmesi oldu.

Bu projeyle, taşımacılık alanındaki bazı semboller ele alındı. Bunlar uluslararası demiryolları birliği, uluslararası hava taşımacılığı birliği ve uluslararası sivil havacılık organizasyonuydu, Yapılan tasarımlar uygulama amacıyla hava alanları ve demiryolu istasyonlarında halkın beğenisine sunuldu. Amaç, dünya ulusları arasında yapılacak olan olimpiyat oyunlarında, insanların buluştuğu bir noktada, kolay iletişim kurmalarını sağlamaktı. Bu standart iletişimden yola çıkan Uluslararası Standartlar Birliği (ISO) teknoloji standardı, ticaret ve kalite kontrollerinde kullanılması amacıyla piktografik işaretler geliştirmeye karar verdi. 90 üye ülkenin 200 teknik komitesinden meydana gelen bu organizasyon bilgi işaretleri ve uluslararası piktografik dilin temelini oluşturdular . Bu standart dile İSOTYP (Uluslararası Resim Dili) adı verildi. Bu dilin hayatın her aşamasında önemli bir yeri vardır. Örneğin; fotoğraf makineleri büro araç gereçleri, elektrikli aletler, televizyon, hava tahminleri, basılı materyaller, tekstil, sağlık, güvenlik yol levhaları, alışveriş pikrogramları, yol işaretleri, olimpiyat oyunları, güvenlik, üretim eşyaları, din ve daha sayılamayacak pek çok alana hitap eder
Piktogramların kullanım alanları:

a- Toplumun günlük hayatındaki haberleşmelerde
b- Ulaşım ve taşımacılıkta, trafik işaretlerinin düzenlenmesinde
c- Turistik hareketlerde
d- Uluslararası kültür ve spor faaliyetlerinde
e- Mal ve hizmetlerin kodlanmasında
f- Kent içi haberleşmelerde

Bir tasarım ihtiyaçtan doğuyorsa, mutlaka yarar sağlayacaktır. Örneğin; kara yollarında sürücüleri uyarmak ve yönlendirmek amacıyla, dikilen resimli levhalar birtakım piktografik semboller içermektedir. Uluslararası standartlara sahip bu işaretler dünyanın neresinde-olursa olsun hep aynı anlama gelmektedir. Başka bir dil bilmeden bile, insanlar piktografik işaretler sayesinde rahatça yollarını bulabilirler.

Piktogramın Tasarlanması

Piktogramları, toplum dilinin kodlanmış biçimleri olarak düşünüldüğünde, tasarımcı insan eşya ilişkisini temel hedef seçmelidir. Çünkü piktogram sadece bir ulusa değil, tüm insanlara hitap etmelidir. Örneğin; tuvalet işareti dünyanın her tarafında aynı sembollerle gösterilmese de, birbirine yakındır. Tasarımcı bu işaretleri n genel biçimlerden yola çıkarak, yeni alternatiflere gidilebilir. Pikrogram amblem gibi düşünülürse, belirli bir hedef kitle seçilmiş olur ki, bu da pikrogram tasarımının özüne ters düşer.

PiktogramTasarımında Aranılan Özellikler

Dikkat Çekicilik

Piktogram toplumsal iletişimi sağlayacağından, tasarım aşamasında birçok önemli noktayı göz önüne almak gerekmektedir. Bakıldığında insanların kafasında aynı mesajı çağrıştıran bir anlatım içinde olmalıdır. Biçimin fazla bozulmaya uğramaması ve çok soyut anlatıma kaçılmaması dikkat çekicilik açısından önemlidir. Piktogram tasarımları uluslararası bir dil olduğu için, ISO standartlarına uygun olmalıdır. Örneğin; bir ilk yardım işareti Hıristiyanlık ve Müslümanlık dinine göre ayrı sembollerle gösterilmesine rağmen, dünyada haç ve hilal ilk yardım ve sağlık piktogramı olarak yerleşmiştir ve gerekli dikkat çekiciliğe bir örnek teşkil edebilir 

Sadelik

Piktogram tasarımında sadelik kavramı iletişim standardı açısından önemlidir. Bir pikrogramın dünyanın herhangi bir yerinde aynı mesajı vermesi ve birlik içinde olması gerekmektedir. Biçimin fazla deformasyona uğramaması, gereksiz detaylardan ayıklanmış olması, sadelik açısından önemlidir. Renk içinde aynı şeyleri söylemek mümkündür, çok renk dikkati dağıtıp, asıl alınması gereken mesajdan uzaklaştırabilir. Zıt renklerin de aynı şiddet ve ağırlıkta olması da sadelik açısından sakıncalı olabilir. Çizgilerin açık, keskin, net, renklerin az ama dengeli kullanımı, sadelik kavramını güçlendirecektir.

Endüstriyel ve Ekonomiklik

Uluslararası Standartlar Birliği (ISO), pikrogram tasarımlarını belirli standartlara kavuşturmuştur. Örneğin; televizyonların açma kapama düğmelerinde standart bir simge vardır ve bu işaret dünyanın her tarafında aynıdır. Dolayısıyla endüstriyel üretim açısından önemlidir. Çünkü üretimde kullanım kolaylığı ve tüm kullanıcılara aynı mesajı vermesiyle, ortak bir dil oluşturur.

Dünya nüfusunun ancak onda biri, dünya dili olan İngilizceyle anlaşmaktadır ve yapılan istatistiklere göre de dünya nüfusunun yarısı okuma yazma bilmemektedir. Hâlbuki pikrogramlar, okuma yazma bilmeyen kesimlere de hitap eder. Bu tür işaretler, çağımızda milyonlarca çeşit düzeyine ulaşan mal ve hizmetlerin endüstriyel ürünlerinden, tüm insanların en ekonomik biçimde yarar sağlamasına da olanak tanımış olur. Dolayısıyla, insanların mal ve hizmet üretimlerinin ortak kullanıcılığını göz önüne alarak, baskı ve üretim üzerine kolay uygulanabilecek endüstriyel üretime uygun ve ekonomik çoğaltım sağlayabilen, çok renkli ve karmaşık olmayan pikrogramların özelliği tasarımlarda göz önüne alınmalıdır.

Estetik Özellik

Pikrograrık tasarımda renk biçim özellikleri arandığına göre, estetik beğeni de aranacaktır. Estetik beğeni insanların konuştuğu ortak dil kadar önemlidir. Toplumun her kesimine hitap edebilen pikrografık tasarımların biçimleri, sanat dilinin tüm ayrıntılarını yansıtan ve akılda kalıcılığı artıran özelliklere sahip olmalıdır. Yönlendirme yaparken sanatsal duyarlılık içermelidir.
Piktogram Tasarımında Yöntemler

Konunun adının aldığı yer yada tarihten yola çıkılarak, yapılan tasarım ;

Tasarımda bir sınır koymak mümkün görünmemesine rağmen, dilin anlatımını ortak seçmek gerekir. Örneğin; olimpiyat oyunları dünyada dört yılda bir yapılır ve tüm ulusların katılımıyla gerçekleştirilen bir etkinliktir. Oyunların yapılacağı bölgeye toplanan insanların günlük ihtiyaçlarını karşılayabileceği ve derdini anlatabileceği ortak dil pikrografık işaretler olacaktır. Lokantalar, oteller, tuvaletler ve diğer tüm ihtiyaçların bilgi işaretleriyle gösterilmesi gerekecektir. Bunlarla birlikte, oyunların dünyanın hangi devleti ve bölgesinde yapıldığını belirlemek için, isimlerden yola çıkılarak görsel bilgi işaretleri tasarlanabilir. Moskova Los Angeles, Montreal, Sidney veya Barcelona Olimpiyat oyunları gibi...

Konunun Evrensel Öneminden Yola Çıkılarak Yapılan Tasarım
Karayolu işaretleri evrenseldir ve dünyanın her tarafında aynı anlamı ifade eder. Renk ve biçimleri belirlenmiştir, Olimpiyat oyunları, günlük ihtiyaçları simgeleyen işaretler, üretim ve tüketim amaçlı tüm imalat maddelerinin üzerinde bulunan amaçlı görsel işaretler veya Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen uluslararası bilgi tanımlamalarından yola çıkılarak evrensel amaçlı piktografik tasarımlar yapılabilir. Piktogramlar evrensel amaçlı yapıldığında aşağıdaki özelliklere dikkat edilmelidir;

-Piktografik simgeler özel bir kültürden bağımsız olarak tasarlanmalı ve dünya insanına hitap etmelidir.
-Piktogram bir tabuyu ya da inancı rencide etmemelidir.
-Piktogram çok çeşitli eğitim seviyesindeki insanlar tarafından algılanabilmelidir.
-Piktogram zorluk çekmeden anlaşılabilmelidir.

Piktogram Tasarımmda Teknikler

Fırça, rapido ve bilgisayar destekli tasarım ;

Ön araştırmalar ve son eskizler yapıldıktan sonra, çalışma ışıklı masa üzerinde A4 büyüklüğünde kalın gramajlı bir kartona aktarılır, koyu bölgeler çini mürekkeple düz olarak doldurulur. Aynı işlem ince uçlu bir suluboya fırçasıyla da yapılabilir.
Bu tür bir çalışma kolaj tekniği ile de yapılabilir, ışıklı masa üzerinde temize geçirilen tasarımın, koyu yerlerine, fon kartonları kesilir ve yapıştırılır. Boya ile yapılacak işlem kartonla yapılmış olur.
El çalışmaları yanında, bilgisayar ve tasarım programları yardımıyla da uygulama yapılabilir. Araştırmalar veya eskizler tarayıcıya yerleştirilir, vektörel bir programa aktarılır, daha sonra temiz çalışma gerçekleştirilir.

Afiş Tasarımı

Tanımı ve Tarihsel gelişimi

Afiş tanım olarak, bir haberi bir olayı, siyasal, sosyal, ekonomik, sanatsal ve kültürel açıdan, topluma duyurmak amacıyla, değişik yüzeyler üzerine yapılan ve belirli boyutlarda köy, kasaba ve şehirlerin çeşitli yerlerine asılan duyurulardır . Afiş ilk çağ toplumlarında görülen bir sanattır, M.Ö.4000 yıllarında Asur ticaret kolonilerinin Anadolu'daki alışverişlerinde mallarını daha iyi tanıtmak ve satmak amacıyla, kil tabletler üzerine çivi yazıları yazar ve halka duyururlardı. Bu çalışmalar afişin ilk örnekleri sayılabilir.
Roma İmparatorluğu'nda gladyatörlerin savaşları ve sirk oyunları gibi gösterilir. Tahtadan yapılmış levhalara yazılır ve Roma sokaklarında duvarlara asılarak halka duyuru yapılırdı. Bunlarda afişin Roma dönemi örnekleri sayılabilir.
Bugünkü anlamda bilinen en eski afiş, Fransa'nın başkenti Paris'teki Notre Dame de Saint Flour Psikoposluğuna bağlı kiliselerin kapılarından yardım toplama izni ile ilgilidir. 1881 yılında Fransa'da çıkan basın özgürlüğü ile ilgili yasanın, afişlerle ilgili kararında, resmi ilanlar için ayrılan alanlar ve kilise dışında her yere asılabileceğine izin vermesidir. Fransa'da kültürel hareketlerle gelişme gösteren afiş sanatı, sanayi devrimi ile birlikte yeni bir anlayış kazanmış, çok sayıda üretilen mal ve hizmetlerin tüketicilere sunulmasında etkili bir tanıtım aracı olmuştur. Bu dönemin Arts and Crafts sanat hareketleri afişin gelişiminde önemli rol oynamıştır.

Afiş sanatının ilk çağdaş temsilcisi, Fransız sanatçı, Jules Cheret'ttir. (1836-1933) Daha çok kadın figürlerinin yer aldığı Paris'in eğlenceli dünyasını eserlerine taşımıştır. Büyük renkli afişler tasarlamıştır. Bu dönemin önemli sanatçılarından birisi de, Henri de Toulouse Lautrec'tir (1864-1901). Paris'in renkli gece hayatını afişlerine konu seçmesi ve yazıyla resmi bir arada kullanması açısından önemli bir yenilik getirmiştir 

TÜRKİYE'DE AFİŞ

Ülkemizde ilk afiş örnekleri matbaanın açılması, tiyatronun yaygınlaşması, sinemanın doğuşu ve gelişmesi ile kendisini göstermiştir. Cumhuriyet döneminde ise, ticaret ve sanayinin büyümesiyle birlikte afiş sanatı ilerleme göstermiştir. Ancak afiş sanatı ülkemizdeki asıl gelişimini cumhuriyet döneminde ortaya koymuştur. Bu dönemin önemli afiş sanatçıları, Kenan Temizan, Münif Fehim ve İhap Hulusi'dir. Münif Fehim'in daha çok kitap resimlerine işleri yaptığı ve bu alanda çok başarılı olduğu bilinmektedir. Kenan Temizan, soyadı gibi çok temiz işler çıkaran bir afiş sanatçısıdır. Almanya'da sanat eğitimi görmüş ve afiş dışında kitap ressamlığı ve çeşidi tasarımlar yapmıştır.

İhap Hulusi'den sonra yetişen grafik sanatçıları da ülkenin kültürel değerlerinden yola çıkarak, geleneksel motifleri çağdaş yorumlarla yurt dışına taşıyabilen ve özgün çalışmalarla Türk sanatını dünya ile bütünleştiren isimler olmuşlardır. Emin Barın'ın yazı ve tipografideki başarıları

İhap Hulusi cumhuriyet döneminde en çok tanınan ve çok sayıda grafik tasarım ürünü veren bir sanatçıdır. Almanya'da sanat eğitimi gören Hulusi'nin, afiş tasarımı alanında kendine has bir üslubu vardır.

Afişlerinde çizgi kullanmayan ve renk disiplinine bağlı, sağlam desen ve renk kompozisyon anlayışını benimsemiştir. Afişlerinde işlediği konular ve tiplerle, genç Türkiye Cumhuriyeti'ni ve ilkelerinin toplum tarafından benimsenmesinde önemli rol oynamıştır. Sanatçı, 1924 yılından itibaren ülkede kurulan sanayi tesisleri, sosyal kurumlar ve ticari işletmeler için çok sayıda afiş amblem kitap resimlerine işleri yapmıştır. İhap Hulusi, Türkiye'de çağdaş grafik tasarımın öncüsü sayılmaktadır 
Yurdaer Altıntaş'ın Karagöz ve Hacivat tiplemelerine dayanan tasarımları ses getiren önemli çalışmalardır 
Afişin gelişiminde, endüstrileşmeyle birlikte, sosyal ve kültürel gelişmelerinde önemli payları vardır.

Afişin Gerekliliği

Afiş kısa ömürlü bir tanıtım aracıdır. Önemli bir konu hakkında halkı en etkin biçimde haberdar eder. Kent içindeki çeşitli yerlere asılarak, insanlara olayları sürekli hatırlatması açısından, çok kullanılan bir kitle iletişim aracıdır.

Afiş sadece üretim ve tüketim ilişkilerinde halka bilgi vermez. Bunun dışında sosyal, siyasal ve kültürel olayların halka ulaştırılmasında da önemli ve etkili rol oynar. Günümüz dünyasında televizyon gibi bir iletişim aracı bile afiş kadar etkili değildir. Çünkü afişin sürekli hatırlatıcılık özelliği söz konusudur. Halkın yoğun olarak giriş ve çıkış yaptığı bölgelerde, yüzlerce afişi yan yana görmek mümkündür. Halka bilgi vermesi yanında, estetik açıdan iyi tasarlanmış afişler kentlerin çevre düzenlemesine olumlu katkılarda bulunur.

Afiş, insanlar üzerinde ideolojik ve estetik bir etkilenme yaratır. Bu etkilenme sayesinde insanların günlük alışkanlıkları ve düşünce biçimlerini yönlendirir. Çevresiyle sürekli bilgi alışveriş içinde bulunan insan, buradan aldığı uyarılar sonucu birtakım davranışlarda bulunmaktadır. Bu davranışların çevresini kullanması doğrultusunda olumlu ya da olumsuz oluşu, davranışı doğuran etkenlerdir. 
Baskı tekniklerinin gelişmesiyle birlikte, mal ve hizmet, sosyal, kültürel hareketleri yönlendiren büyük boyutlu afişler kent içinde önemli mesaj ilerleme görevlerini üstlenmişlerdir.

Afişin Tasarlanması

Afiş, tüm grafik ürünlerde olduğu gibi, toplumsal özellikleri ağır basan, insanların ortak duygularına hitap eden bir sanat ürünüdür.

Grafik tasarımcı, çalışmaya başlamadan önce, afişin sosyal kültürel ve ekonomik boyutları için bir ön araştırmaya yapmalıdır. Örneğin; bir banka afişi tasarlanacağı zaman, bankanın güvenirliliği, mevduat kaynakları, müşteri kitlesi, geçmişi gibi birtakım özelliklerini ön plana çıkaracak çalışmalar yapması gerekecektir. Kültürel afişlere örnek olacak bir tiyatro afişinde, izleyicinin oyunun içinde kendisini oyuncu gibi hissedeceği ve oyunla özdeşleşebileceği bir tasarım yaratılmalıdır.

Tasarımında Aranılan Özellikler

Dikkat Çekicilik

Afiş tasarımının yazı öğeleriyle desteklenme zorunluluğu vardır. Tasarımcının yazı ailesinin çeşitli karakterlerini iyi tanınması gerekmektedir. Afişin mal ve hizmet tanıtımındaki hedef kitlesi, yazı karakterlerini kendi ruhsal durumların uydurmaya çalışırlar. Örneğin; uzun ve ince bir yazı ile yapılan tasarımda kadınların ilgisini çekecek ve yazıyı kendi görünüşleriyle psikolojik olarak bütünleştireceklerdir. Afiş tasarımında hedef kitle seçilen grubun toplum içindeki sınıf yapısı göz önüne alınmalı ve çalışmaya yansıtılmalıdır.

Örneğin; kadının roplum içindeki rolünde, analık ön plana çıkmaktadır. Evin dirlik düzeni ondan sorulur. Bununla birlikte evin ihtiyaçlarını titizlikle seçmesi, kadının genel özelliğidir ve reklamcılar tarafından bir tanıtım öğesi olarak sürekli kullanılır.Bu özellik grafik tasarımcı tarafından dikkat çekicilik olarak ele alınabilir. Afiş içindeki görsel elemanlar dikkat çekicilik için bazen tek başına yeterli olmayabilir, sözcüklerin ifadesi de plastik öğeler kadar güçlü olmalıdır. Çünkü insanlar afişleri önceden planlayarak izlemezler. Yolda yürürken, arabaya binerken veya kent içindeki değişik mekânlarda hazır bulurlar. Afiş tasarımı içerisinde kendisini renk biçim veya metin olarak ilgilendiren bir mesaj bulduğunda durur ve detaylı incelemeye geçer. Bu aşama afişin dikkat çekiciliğidir 

Sadelik ve Biçim

Afiş tasarımında mesajın anlaşılır biçimde verilmesi, sadelik kavramını oluşturur. Bu özellik renk, çizgi ve kompozisyon öğeleriyle ortaya konulur. Çizgi, renk ve tipografik ilişkilerin birlik içinde olması afişteki uyumu artıracaktır. Böylece afiş ve izleyici arasında anlamlı bir iletişim sağlanmış olacaktır. Sadelikten anlaşılması gereken, resim ve yazı birliğinin, afişin ana fikrini en iyi biçimde özetlemesidir. Çünkü ariş bir kitle iletişim aracıdır, kitle iletişiminde verilecek mesajın tüm izleyicileri ortak noktalarda birleştirebilmelidir. Afişte kullanılan gereksiz renk ve yazılar, sadelik kavramını zayıflatacaktır. Çünkü tüm zevk ve isteklerin tek buluşma noktası afişteki yazı ve resimlerdir.

Afiş tasarımında önemli bir konuda biçimdir. Grafik çalışmalarında çoğaltmak esas olduğuna göre, tasarlanacak afişin birtakım baskı standartlarına tabi tutulması zorunluluğu vardır. Ancak standart ve estetik unsurların birlikte kavranılıp bir uyum içinde verilebilmesi tasarıma hakim olmayı gerektirmektedir. Hedef kitle durumunda olan müşteri guruplarının, okuma yazma oranları, kültürel düzeyleri ve sanatsal zevkleri de tasarımcının, afişin biçimini belirlemesinde yol gösterebilir. Örneğin; çok dikdörtgen veya çok kare afişler izleyiciyi rahatsız edebilir. Çok dar ve uzun dikdörtgen biçimindeki bir tasarımda, izleyici kendisini afişin içine sıkıştırılmış olarak hissedebilir.
Alışılagelmiş geometrik biçimlere dayanan afiş tasarımları ilgi uyandırmayabilir, tasarımcı yeni biçim arayışlarına yaratıcılığını ekleyebilmelidir. 

Endüstriyel ve Ekonomiklik

Endüstriyellik kavramı çağımıza özgüdür. Hazırlanan her tasarım üretim aşamasından geçer ve çoğaltılır. Çoğaltılan ürünlerin birbirine uyma yani standart olma özelliği söz konusudur. Standartlığı sağlayan faktörlerde, üretimi sağlayan makinelerdir. Makineye giren her mamul aynı niteliklere sahip olarak çıktığı taktirde endüstriyel ve ekonomik olma özelliğine kavuşmuş olur. Matbaa tekniklerinde üç ana renkten (cyan, magenra, yellow) doğadaki tüm renkler elde edilebilir. Bu renklerin üzerine basılan siyah mürekkep ise koyu ve ışıksız bölgeleri ortaya çıkarmak için basılır. Sayılan renkler dışında kullanılabilecek her özel renk afişin ekonomik olma özelliğini azaltabilir.
Ayrıca afişin biçiminden kaynaklanan ekonomiklikte önemlidir. Örneğin; kâğıdın oval biçimlerde kullanılması, ikinci bir makine işlemi gerektireceği için masraflı olacaktır. Dolayısıyla grafik tasarımcı özel afiş biçimleri oluştururken, kâğıdın ekonomik ve endüstriyel özelliklerini göz önüne almalıdır.

Estetik Özellikler

İdeal güzeli bulma çabaları her sanat dalında ve her tasarım sürecinde sanatçıyı meşgul eden bir konudur. Grafik tasarımcı, afiş tasarımında estetiği tekniğiyle birleştirip aynı duyguları izleyiciyle paylaşabilmelidir. Çünkü sanat karşıda bulunan kişiyle konuşmaktır. Bu konuşma imgeler, semboller ve metamorfozlarla (biçimlere yeni anlam yükleme) anlam kazanabilir. Grafik tasarımcı estetik özellikleri ortaya koyarken, temel sanat eğitimi ilkeleri ve elemanlarından faydalanır. Bunlar; çizgi, yön, doku, biçim, aralık, renk, ton, ışık, gölge, uygunluk, zıtlık, benzerlik ve tekrardır.

Afiş Tasarımında Yöntemler

Afiş tasarımında yöntemleri iki başlık altında toplamak mümkündür.

1. Konu afişin mal üretimi açısından tasarımı
2. Konu afişin hizmet üretimi açısından tasarımı

- Konu afişin mal Üretimi açısından tasarımı

Konu olarak alınan afişin, tarım ve sanayi kesiminde üretilen mamül maddelerin genel özelliklerini yansıtan örnekler ve malın hedef kitleye hitap edecek vurgulayıcı yanlarını ön plana çıkaran bir tasarımı yöntem olarak kullanabilir.

- Konu afişin hizmet Üretimi açısından tasarımı

Mal  veya mamül denilen üretimler elle tutulup somut olarak değerlendirilebilir. Ancak hizmet üretimi, somut olmayan elle tutulamayan süreli ve manevi tatmine yönelik bir faaliyettir. Eğitim öğretim, kültürel konular, turizm ve karşılıklı bilgi alışverişine dayalı tüm etkinlikler hizmet üretimi alanlarına girer. Tasarımcı bu konularda çalışma yapacağı zaman, afişin kültürel amaçlı olacağını göz önüne almalıdır. Bilgi amaçlı bir iletişim aracı olmasına rağmen, estetik unsurlara uygun hazırlanmış bir afiş, insanlara güzellik duygusu da aşılayacaktır.

Afiş Tasarımında Teknikler

Afiş tasarımında teknik sınırlama olmamasına rağmen, matbaa standartları ve çağın teknolojisi göz önüne alınarak önemli tasarım teknikleri üzerinde durulacaktır.

a-İllüstrasyon (Resimleme) tekniği ile tasarım

İllüstrasyon tekniği tasarımcının yaratıcı gücünü, kalem ve fırçaya hâkimiyetini ortaya çıkaran bir çalışma türüdür. İnsanlara daha ilgi çekici gelen bir özelliği vardır. Sulu boya türlerinin tümü, kuru boyalar, pastel, guaj boya, akrilik boya veya püskürtme boya çeşitlerinden birini kullanmak mümkündür.

Uygulanışı; yeterli eskiz (ön çalışmalar) çalışmalarından sonra, belirlenen afiş tasarımın, en ve boyundan birer santim daha büyük olarak kesilen, kaliteli bir karton üzerine eskiz aktarılır. İstenilen boya suyla inceltilir ve en açık renklerden, en koyu renklere doğru boyama işlemi yapılır. Afişlerde yazı metni bilgi verme açısından zorunludur. Bu metinler elle yazılacağı gibi hazır transfer yazı da kullanılabilir veya baskıya girmeden önce montaj aşamasında yazı metinlerini yerleştirmek mümkündür. Tasarım ve uygulama anında baskı tekniği ve zorlukları sürekli göz önünde tutulmalıdır.

b-Fotoğraf Tekniği ile tasarım

Fotoğraf yalın bir şekilde afiş olarak kullanılabileceği gibi, çeşitli laboratuar teknikleriyle fotoğrafın üzerinde sanatsal düzenlemeler yapılarak afiş tasarımında kullanılabilir.
Uygulanışı; ön eskizlerden sonra, afişin gerçek ölçülerinden en ve boy olarak birer santim daha büyük hazırlanan fotoğrafın üzerine, yazı uygulaması doğrudan yapılabileceği gibi, transfer (hazır çıkartma yazılar) yazılar kullanılabilir veya baskıdan önce montaj aşamasında yazılar yerleştirilebilir. Bu işlemleri siyah beyaz veya renkli fotoğraf üzerinde yapmak mümkündür.

c-Karışık teknik ile tasarım

Karışık teknik ile tasarımda, her türlü malzeme bir arada kullanılarak uygulama oluşturulur. Ön eskizler ortaya çıktıktan sonra, kolaj, suluboya, pastel boya, püskürtme, fotoğraf, kuru renkli kalem ve grafik tasarımda kullanılan diğer tüm teknikler hep bir arada uygulanabilir.
Ancak aralarında bir uyum olması gerekmektedir. Teknikler arasında uyum olmadığı takdirde estetik açıdan birliktelik oluşmaz.

d-Bilgisayar destekli tasarım

Yukarıda anlatılan tekniklerin dışında, bilgisayar afiş tasarımı için kullanışlı bir araçtır. Tasarım tekniklerinin tümünü aynı anda ve çok kısa bir zamanda uygulamak mümkündür.

İllüstrasyon (resimleme) ve Sayfa Tasarımı

İllüstrasyon sözlük olarak; izah edici resim anlamına gelmektedir. Daha çok kitap içi metinlerin açıklayıcı tanımlamalarını güçlendirmek ve daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla yapılan konulu resimlerdir. Sanat çalışmalarında bir uzmanlık alanı olarak yerini almıştır. İlk illüstrasyon çalışmaları olarak mağara resimleriyle dini konuları açıklayan resim ve mozaikler örnek verilebilir. Ancak bugünkü anlamda illüstrasyonlar orta çağ el yazması kitaplarında görülmektedir. Bunlar Avrupa'da orta çağ Hıristiyan dünyasının dini inanışlarını Hz.İsanın hayatı ve Hıristiyanlığın dini öğretilerini açıklayan resimlerle doludur. Bu açıdan bakıldığında resimli kitapların dönemin sosyal ekonomik ve kültürel olaylarını incelemek açısından önemli belge niteliği taşımasıdır. Çünkü bazen resimler yazılardan daha değerlidir. Örneğin; Leonardo da Vinci'nin tuttuğu resimli notlarında tıp çalışmalarından mühendisliğe kadar her şey tüm ayrıntısıyla ele alınmıştır.

19.Yüzyıldan itibaren bilim ve teknolojinin gelişmesi kitlesel üretimin başlamasıyla, gazeteler ve dergilerin, üretim ve ihracat yapan iş dünyasının, etkili görüntülere ihtiyaç duyması, illüstrasyon tekniğinin daha fazla ilgi görmesini sağlamıştır.

Türk'lerde de illüstrasyon tekniğinin gelişmiş bir sanat dalı olduğu görülebilir, M.S.8 ve 9. yüzyılda yapılmış olan Uygur minyatürleri bunun en önemli kanıtlarıdır . Daha sonra Osmanlı Devleti döneminde kitap resimleme çalışmaları önemli bir aşamaya ulaşmış ve sarayda bir okul bile kurulmuştur. Padişahın günlük yaşayışından önemli kesitleri ele alan minyatürler, dini konular, savaş sahneleri ve çeşitli mitolojik olaylar illüstrasyon olarak çalışılmıştır 

İllüstrasyon Türleri

İllüstrasyon günümüz meslek gruplarına göre çeşitlenmektedir. Çünkü fotoğraf ve ileri görüntüleme teknikleri, illüstrasyon tekniğiyle hazırlanmış olan görüntülerin bilgi ve kalitesine hala ulaşamamıştır.
Örneğin; tıp alanında insanın iç organlarını gösteren illüstrasyonların kalitesi fotoğraflarla elde edilememektedir.

1-Tıp İllüstrasyonları

Tıp ve sağlıkla ilgili konularda canlıların iç ve dış yapılarını, organlarını detaylandırmak amacıyla resimlenen çalışmalardır. İyi bir tasarım bilgisi ister ve tıpla ilgili bir uzmanın denetiminde illüstrasyonu yapmak gerekmektedir.

2-Teknik İllüstrasyonlar

Mühendislik, biyoloji, zooloji, botanik, endüstriyel malzemeler gibi, maddelerin ve organizmaların ayrıntılı görüntülerini, açıklayıcı ve bilgi iletme amaçlı resimlemelerdir. Yine bu tür illüstrasyonları yapacak tasarımcının, mesleğinde deneyimli olması, resimlenecek objenin hakkında teknik bilgilere sahip bir uzmanla çalışması gerekmektedir.

3-Ticari İllüstrasyonlar

Mal ve mamul maddelerin üretim aşamasından, pazara sunulmasına kadar geçen sürede seyredeceği safl1aları konu alan teknik veya tanıtım illüstrasyonları, tüketiciyi ikna edecek biçimde resimlerine işlemidir. Bu tarz tasarımlar çeşitli broşür ve kitapların içinde kullanılır.

4-Kültürel İllüstrasyonlar

Toplumun günlük yaşayış ve davranış biçimlerini, gelenek ve göreneklerini önemli ip uçlarıyla resimlerine işi kültürel illüstrasyonlara girer. Örneğin; Kültür Bakanlığı tarafından halk oyunlarını yabancı ve yerli turistlere tanıtmak amacıyla kitap içlerinde kullandığı resimlet kültür illüstrasyonlarına girer.

5-Bilgi Amaçlı İllüstrasyonlar

Çeşitli konularda halkı bilinçlendirmek amacıyla, yapılan tasarımlardır. Örneğin; Sağlık Bakanlığı tarafından çeşitli aşı kampanyaları veya hastalıkların anlatılması, küçük kitapçıkların içinde halkı aydınlatmak için çalışılan resimlerdir.

İllüstrasyon Teknikleri

Grafik tasarımda kullanılan tüm teknikler illüstrasyon çalışmalarında kullanılabilir. Teknik malzeme olarak, kalemler, kâğıtlar, boyalar, karışık teknik çalışmalar ve bilgisayar destekli tasarım tekniği ile illüstrasyon çalışmaları yapılabilir.

a- Kara kalem tekniği

Sert ve yumuşak kurşun kalem türleriyle yapılabilir. Önemli olan tasarımın anlatım gücü ve kompozisyonun kurgusudur.

b- Renkli kuru boya tekniği

İllüstrasyon çalışmalarında iyi sonuç veren bir tasarım tekniğidir. Özellikle çocuk hikâyelerinde bu teknik çok kullanılır. Tasarımcı çocukların renk dünyasını keşfetmelerine yardımcı olur, hayal güçlerini genişletir.

c-Lavi tekniği

Çini mürekkebin sulandırılmasıyla, mürekkebin koyu, açık ve gri değerleriyle elde edilen bir çalışmadır. Tek renk tonlaması elde edildiği için ilginç sonuçlara ulaşılabilir.

d- Çini mürekkeple tarama tekniği

Siyah beyaz ve orta değerdeki tonların farklı bir tarzla çizim biçimidir ve illüstrasyon çalışmalarında çok kullanılır. Sıfır numara uç lu bir divit uç veya değişik numaralardan oluşan rapidolarla çalışılır. Tasarımcının çizgi yönü, dokusu ve anlamları konusunda bilgi sahibi olması gerekmektedir.

d-Pastel boya tekniği

Kuru ve yağlı pastel boyalarla uygulanan teknikle, çocuk hikâyeleri, roman, masal illüstrasyonları tasarlanabilir. Pastel boyalar doğrudan kâğıt üzerine uygulanabileceği gibi, kâğıt üzerine sürüldükten sonra, tümünün üzeri siyah pastel boyayla kapatılarak kazıma işlemi yapılır. Işıklı renklerin ortaya çıktığı ve çocuk masalları için kullanılabilecek resimlemeler yapılabilir.

e- Sulu boya teknikleri

İllüstrasyon çalışmalarında en çok tercih edilen tekniklerdendir. Sulu boya çalışmasıyla her tür resimlerine yapmak mümkündür. Örneğin; tanıtım broşürleri, kültürel kitaplar, magazin dergileri ve daha birçok yayın grubu tasarımlarında kullanılır. Renk ayrımı ve baskı aşamasında daha iyi sonuç alınabilmesi için, kaliteli sulu boyalarla çalışmak tercih edilmelidir.

f- Karışık teknik

Pastel, suluboya, kuru boya, kolaj gibi tekniklerin bir arada kullanımıyla yapılan resimlerine tekniğidir. Güçlü bir anlatım aracıdır, her türlü illüstrasyon türünde kullanılabilir.

g-Air-Brush (Püskürtme) tekniği

Tıp, mühendislik ve makine ekipmanlarının ayrıntılı detaylarını resimlemek amacıyla tercih edilen bir tekniktir. Titizlik ve ustalık ister, dolayısıyla sonuçları görüntü ve baskı açısından oldukça başarılıdır.

h- Bilgisayar destekli illüstrasyon tasarım

Çağımızda bilgisayar grafik tasarımın her alanına girdiği gibi, illüstrasyon tasarımı alanında da mükemmel sonuçlar vermektedir. Teknik ve ustalık aşamasını bilgisayar hallettiği için, tasarımcı iyi bir program kullanıcısı ve yaratıcılık bilgisine sahip olduğu takdirde, hayal edilen her şeyi tasarlayabilmektedir.

Tipografi ve Sayfa Tasarımı

Tipografi, Yunanca, tipo işaret, graph ise yazmak ve çizmek anlamını içermektedir. Türkçe'deki tam karşılığı, matbaa işaret sistemi ve yazı düzenleme sanatı anlamına gelmektedir. Ancak tipografinin bugünkü anlamda ilk kullanımı, matbaanın mucidi Gutenberg tarafından ortaya atılmıştır. Matbaada ilk kez hareketli harf sistemini bulup geliştiren Gurenberg, bunların yerlerinin değiştirilmesi ve düzenlemesine, ayrıca baskıda kullanılan harfin yüksekliğinden ötürü tipo baskı anlamını da kapsadığı için tipografi adını vermiştir . Tipografide sadece harfler değil matbaa ölçü birimleri ve baskı tekniklerinde kullanılan tüm işaretlemelerle sembollerde tipografi bilgisi ve teknolojisini gerektirmektedir.

Tipografide temel harf biçimleri ve yazı çeşitleriyle, harfin anatomik yapısı ölçüleri, sayfa tasarımları ve matbaa dilini ihtiva eden alanlar ele alınır.

Matbaacılık sisteminde ölçü birimi PUNTO'dur. Harflerin tüm ölçüm sistemleri punto üzerine kuruludur ve tüm dünyada geçerlidir. Punto sistemi Fransız harf döküm ustası Pierre Simon Fournier tarafından ortaya konulmuştur . Fournier, iki noktayı bir punto olarak kabul etmiştir. Günümüzde bir punto 0,376 mm olarak ölçülmektedir, on iki punto ise bir katrattır ve 4.513 mm gelmektedir.

Tipografide Harfin Anatomisi

Matbaa dilinde hurufat olarak değerlendirilen ve tipo dizgi kalıplarda kullanılan harf bloğu aşağıdaki resimde görülen bölümlerden oluşmaktadır.

Tipografide harflerin hazırlanma biçimleri birçok tekniklerle yapılır, özellikle tipo baskı için yapılan dizgilerde harfin temel döküm malzemesi, %70 kurşun, %25 antimon ve % 5 kalay olan bir bileşim, alfabe harfleri olarak biçimlendirilir ve kullanılır.

Tipo baskı sisteminde aşağıdaki dizgi teknolojisinden hala faydalanılmaya devam edilmektedir.

1- Elle veya kasadan dizgi: Kasalarda bulunan harfler tek tek alınır ve kalıba dizilir.
2- Linotype (satır dizgi): Harflerin satır halinde ve sıcak dizgi olarak dökülüp hazırlanmasına verilen isimdir.
3- Monotype (Tek harf dizgi sistemi) Harflerin eriyik metalle makineden teker teker dökülüp çoğaltılma sistemine denilmektedir.
4- Foto dizgi: 1960 ve 1980 yılları arasında kullanılan dizgi sistemi tekniğidir. Bilgisayarlı klavyeyle yapılan dizgiler, fotoğraf ve kimyasal yöntemlerden geçerek kağıt üzerine çıkışı alınır.
5- Dijital (Sayısal dizgi) dizgi: Günümüz teknolojisinde en çok kullanılan dizgi tekniğidir, deyim yerindeyse daha önce sayılan tüm dizgi tekniklerini müzelere kaldırmıştır. Kolay, ekonomik ve zamandan tasarruf sağlar. Bilgisayar destekli dizgiler yapılırken sadece tasarım endişesi duyulur. Önceden verilen sayfa ölçüleri ve harf bilgileri sayesinde tüm teknik detayları bilgisayar yerine getirir. Dizgi bilgileri sayısal olarak hafızada depo edilir, çeşitli çıkış araçlarına gönderilebilir ve her zaman başa dönülerek hataları düzeltme imkanı vardır.

Tipografide Resim ve Yazı İlişkisi (Sayfa Tasarımı)

Sayfa tasarımı ve tipografik düzen arasında teknik ve sanat açısından önemli ilişkiler vardır. Her şeyden önce sayfalar çoğunlukla yazılardan oluşur, yazıların sayfalar içerisinde istif ve düzenlemelerinde de tipografi bilgisi gerekmektedir. Günümüz teknolojisinde yazıların sayfalara tahmini doldurulma biçimleri ortadan kalkmıştır. Tasarımcının yapacağı şey, konuya veya sayfaya uygun yazı karakterini seçmek ve sayfaya girecek olan resimle uyumlu bir görüntü oluşturmaktır, gerisini bilgisayar halletmektedir.
Sayfa tasarımında, kâğıt cinsi, kitap boyutu ve kitabın konu olarak hangi hedef kitleye hitap edeceği önem arz eder 
Kitap Kapağı Tasarımı
Kitap kapağı tasarımı grafik tasarım ve baskı tekniği açısından ele alınmalıdır. Kitap kapağı ambalaj la karıştırılmamalıdır. Basılan her kitabın bir kapağı olmak zorundadır. Çünkü kapak kitabın hem korunması, hem de kimliğini tanıtması açısından önemlidir. Dünyada 10. yüzyıldan beri elle yazılan ve matbaada basılan tüm kitaplara kapak yapılmaktadır. Basımcılık işlemlerinin çoğalması kitap kapakları içinde yeni bir sanat dalı doğmasına neden olmuştur. Her kitap kapağı kitabın içinde geçenleri yansıtmalı ve adeta kitabın tümünü özetleyerek onunla bütünleşebilmelidir 
Kitap kapağı çalışacak grafik tasarımcımın, dünyayı ve çevresini, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan iyi analiz edebilmesi, yaratıcı ve aydın bir kimliğe sahip olması gerekmektedir.

Kapak Tasarımında Aranılan Özellikler

Kapağını tasarlayacağı kitabın, yorumunu tam yapabilecek ve kitabın tümünü özetleyebilecek bir tasarım gerçekleştirmelidir.

Kapak tasarımında bazen iki veya daha fazla basım tekniği bir arada kullanılabilir, tasarımcı bu işleme karar verme yetkisine sahip olabilmelidir.

Kapak tasarımı için sadece sanatsal yaratıcılık yetmez, aynı zamanda basım teknikleri hakkında donanımlı bilgi gerekir.
Kapak çalışmalarında kitabın boyutları ve forma sayısı tasarım için önemlidir; bunların önceden belirlenebilmesi gerekmektedir.

Kapak tasarımı bazen kitapla birlikte formanın bir sayfası gibi, bazen de kitap formalarından bağımsız kullanılabilir. Bu göz önüne alınması gereken bir ayrıntıdır.

Kitabın adını oluşturan tipografik (yazı unsurları) öğelerin okunaklı ve göze çarpan etkide olması gerekir.

Kitap Kapağında Kullanılan Teknikler

Grafik tasarımda kullanılan tüm teknikler kitap kapağı için geçerlidir. Bunlar aşağıda maddeler halinde verilmiştir.

a- İllüstrasyon tekniği
b- Kolaj tekniği
c- Karışık teknik
d- Fotoğraf tekniği
e- Bilgisayar destekli tasarım tekniği
f- Üç boyutlu tasarım tekniği kapakta bulunan resimlerin bazı bölümleri kesilerek üç boyutlu hale getirilir.

Ambalaj Tasarımı

Ambalaj, grafik sanat ürünleri içinde üç boyutlu tasarım gerektiren ve görsel estetiğin yanında, teknik detayları daha fazla özellik içeren bir çalışma türüdür. Grafik tasarımda genellikle iki boyutlu çalışmalar tasarlanır ve müşteri bunları gözle izler. Hâlbuki ambalaj tasarımında ambalaja doğrudan dokunur ve inceler.

Ambalajın estetik özellikleri yanında, tasarımda kullanılan malzemenin cinsi açısından da seçim çok önemlidir. Çünkü ambalajın, içine girecek olan ürünün katı sıvı ve gaz olacağı göz önüne alınmalıdır. Ambalajın içindeki ürünün kalitesi müşteri için satın alma ayrıcalığı taşımasına rağmen, aynı üründen yüzlerce olduğu varsayılırsa, satışı kolaylaştıran etkenlerden birinin de ambalaj olduğu ortaya çıkar. Aynı sınıf ta bulunan ürünü diğerlerinden farklı özelliklerle ayırmanın yolu, renkler çizgiler ve biçimlerdir. 

Ambalaj tasarımında göz önüne alınması gereken özellikler şöyle sıralanabilir;
- Ambalajı yapılacak ürünün katı, sıvı, gaz gibi kimyasal ve fiziksel özellikleri incelenir.
- Ürünün geometrik formu göz önüne alınmalıdır. Örneğin; küp, prizma, koni, küre, silindir v.b.
- Ambalaj için malzeme cinsi seçilir. Örneğin; karton, metal, plastik, ahşap, cam v.b.
- Ambalajın geometrik açılımı ile renk ve biçimi kabaca çizilir.
- Ambalajın açık biçimi (katlanmadan önceki durumu) teknik olarak çizilir.

Örnek olarak hazırlanan ambalajın Üzerine, renk ve biçim tasarımı yapılır.

- Ambalajın ön yüzünde ürünün tüm özellikleri yazı ve görüntülerle hazırlanır.
- Ambalajın diğer yüzeylerinde gerekli olan açıklayıcı bilgiler yerleştirilir.
- Katlanacak yerlerin ambalajın iç tarafına gelmesi hesaplanır.
- Katlanacak yerler bıçak iziyle hafifçe belirlenir, katlanır ve yapıştırılır.
- Ambalajın hangi baskı teknikleri ile basılıp çoğaltılacağı bu aşamada düşünülmeli ve buna uygun tasarım düşünülmelidir.
- Ambalaj baskıları, genellikle iki baskı aşamasından geçer. Ofset veya tifdruk, tipo makinelerde ise bıçakla kesim yapılır. Dolayısıyla bıçak kesim yerleri önceden düşünülmelidir.
- Ancak tasarımcının düşüneceği en önemli aşama, ambalajın renk, görüntü ve geometrik olarak biçim tasarımı olmalıdır.

Web Tasarımı

Bilgisayar üzerinden haberleşme ve iletişim sistemi yirmi birinci yüzyıl buluşu sayılmakta, bundan dolayı da, yaşadığımız zaman dilimine bilgi çağı denilmektedir. Bilgiler ve insanlar arasındaki ilişkiler sanal denilen hayali bir ortamda ve dünya atmosferinde sürekli dolaşmaktadır. Bilgisayar ve dijital (sayısal) veri toplama araçları ile atmosfer boşluğunda dolaşan bu bilgiler, dünyanın her hangi bir yerindeki isteyen her insan tarafından alınabilmektedir. Aslında bu bilgileri sanal bir kütüphane veya sanal bir kitapçıya benzetebiliriz.
Hızla gelişen internet (uluslararası bilgi ağı) teknolojisi, grafik tasarımcılar için yeni bir iş alanı yaratmıştır. Bu alana İngilizce'de Web denilmektedir. Web'in Türkçe tanımı ise; dünyayı saran bilgi ağı anlamındadır. Daha önce sayılan tasarım yöntem ve tekniklerinin geçerli olduğu web tasarımı, bir yönüyle diğerlerinden ayrılmaktadır. Bu da bilgisayar dili ve tekniğini iyi bilmek gerekir. Yapılan tasarımın matbaa tekniklerine uygunluğu gibi, web sayfaları da internet teknolojisine uygun tasarlanmalıdır.

Web Tasarımın Temelleri

Web sayfaları kâğıt yerine, sanal bir ortam olan ekranda tasarlanır, kullanılan renkler ekran rengi veya başka bir deyimle ışık rengidir. Işık renkleri; R= Red, G = Green, B = Blue, (kırmızı, yeşil, mavi) olarak isimlendirilir.

Web tasarımında görüntüler internet hatlarında veya hava boşluğunda hareket ettiği için tasarlanan dosya boyutlarının çok büyük tutulmaması gerekir, nedeni ise bilgilerin akış hızıdır, dosya ne kadar büyük olursa dosyaların açılma hızı o kadar yavaş olur. Dosya boyutlarının ölçüm birimleri, byte, kilobyte ve megabyte olarak değerlendirilir.

Dosya boyutları dışında başka bir engel de tasarlanan dosyaların boyutlarıdır. Web sayfaları için ekran çözünürlüğü genellikle 640x480 veya 6o0x800 pixel olarak tutulmaktadır. Ayrıca web sayfalarında kullanılan resimlerin formatları da dosya boyutu üzerinde doğrudan etkilidir. Web sayfalarında az yer kaplaması için sıkıştırılmış görüntü formatları seçilmeli (jpeg, gif gibi) ve resimlerin çözünürlüğü 72 dpi olmalıdır.

Sayılan ölçülerden daha büyük pixelli dosyalar oluşturmak mümkündür, ancak sadece dosya boyutu büyüt ve internet sayfaları açılırken ekrana geç ulaşır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder