24 Kasım 2013 Pazar

Adobe ve Tipografi 1 ( Alıntıdır )

“Adobe” gibi, masaüstü yayıncılığın başlangıcı (1986) öncesindeki sancılı geçmiş yıllardan günümüze değin, yazılım alanının bu öncü, önder, yenilikçi ve geliştirmeci kuruluşu ile ‘tipografi’ gibi bir kavramın yanyana bir başlıktaki ilişkisi okura ilk bakışta ilgisiz gibi gelebilir. Üstelik “ne alaka?” dedirtecek kadar şaşırtıcı da olabilir. En azından 1990’ların başından itibaren ününü daha çok görüntü işleme yazılımlarıyla perçinlemiş olan bu şirketin adını tasarımcılar sıklıkla kendi onlarca ürünlerinden sadece biri olan ‘PhotoShop’ yazılımının yanında görmeye alışık olduğu için, bu iki sözcük kendilerince yanyana yadırganabilir. Ancak deyim yerindeyse “kazın ayağının öyle olmadığını” Adobe bilenler bilir.
Tipografi kavramı bilindiği gibi Gutenberg’in hareketli metal harf dizgesiyle birlikte 15. yüzyıldan günümüze değin, daha çok 19. yüzyılda, tanımlanmıştır. Buna göre “tipografi metal harfler ve basım için gerekli ögelerle belirlenmiş yüzeyler üzerinde bildirişim temelli görsel, işlevsel ve estetik düzenlemelerdir.” 

Bunun gibi, çoğu tipografi uzmanı tarafından, bu temelde birçok tanım yapılmıştır. Ancak masaüstü yayıncılık dönemine değin tipografi hem bir terim; yani daha çok 20. yüzyıla kadar belirli bir teknik ya da bilimsel bir alanı tanımlayan bir sözcük, hem de bir kavram; yani içeriği sadece gösterdiği şeyle, teknikle vb. sınırlı olmayan ve tümüyle o alanı kapsayarak bir olguya dönüşecek bir niteliğe sahip olmuştur. 1450’lerden 1950’lere değin beş yüz yıllık dönem bu nedenle “Klasik Basımcılık Çağı” olarak adlandırılır.

Masaüstü yayıncılık öncesi metal tipografisi 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, yine bilindiği gibi, bir yanda fotodizgi teknolojisiyle birlikte geçen yüzyılın son çeyreğine kadar başat olmuştur. Çünkü 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygınlaşan fotoğraf teknolojisinin 20. yüzyılda basımcılıkta alması gereken rol daha fazla ertelenemezdi.

hspace=0
Hurufat Basımcılığı. Bu ilk dizgede, elde ve çerçevelerde düzenlenen metal hurufat baskı makinesine oturtulur. Ardından mürekkeplenen metal dizginin üzerine kağıt elle yerleştirilir. Aslında şarap ya da yağ üretimi için geliştirilen –bitkisel ürünleri sıkmak için kullanılanlara benzer– ‘press’ler (baskı makineleri) aracılığıyla hurufat dizginin baskısı yapılır.

Ancak tüm bu teknolojiler özünde ‘analogic’ (yani benzeşimsel) teknolojilerdir. Masaüstü yayıncılık ise bütünüyle ‘digital’ (sayısal) bir teknolojidir. Böylelikle Gutenberg’in buluşuna dayalı, o temele bağlı ya da o temelde üretilen, teknik ve teknolojilerin kullanımının artık sonu gelmiştir. 20. yüzyılın son on yıllarında sayısal teknolojiler benzeşimsel teknolojilerin yerini alarak onu ortadan kaldırmıştır. Bir buçuk asrı aşan geçmişiyle geleneksel fotoğraf bile günümüzün ‘digital’ kasırgasına daha fazla direnememiştir. Bu, sosyal, kültürel, ekonomik vb. birçok açıdan insanoğlunun günlük üretiminde ve yaşantısında bir devrimdir. İşte bu devrimi yaratan sürecin sonundaki baş aktör (her ne kadar Xerox ve onun laboratuvarı PARC olarak bilinse de, ki yanlış da değildir) yine de Adobe olmuştur.

Adobe bugün sadece görüntü işleme ile değil, onlarca farklı amaca ve alana yönelik yazılımlarının yanısıra, dünyanın en büyük asıl (original) font tasarım kütüphanelerinden birine sahip; tipografinin metal harfden sayısala dönüşmesini sağlayan en temel ortamı (PostScript) hazırlayan; yeni ve özgün font geliştiren ve işletim dizgelerini ve uygulamaları bu ürünleriyle destekleyen; olasılıkla Microsoft’tan bile önce dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biriydi ki, en son olarak Macromedia’yı satın almış olması daha önceki yıllarda edindiği sıfatları 2005 itibariyle ‘karşılaştırmalı’dan çıkartıp ‘en üstünlük’ seviyesine ulaştırdı.İşte ‘Adobe ve Tipografi’ başlıklı bu yazı dizisi Adobe’un tipografi alanında yaptıklarını açıklamak ve tanımlamak için ele alınmıştır. Gutenberg’in yüzyıllar boyu süren basımcılık geleneğini yıkan ve yerine yepyeni bir şey koyan Adobe’un bunu nasıl başardığı, hangi düzeyde tipografi alanında etkin olduğu ve bu alanda geliştirdiği teknolojiler ve yazılımlar bu yazı dizisine konu edilecektir.

Gutenberg ve Adobe Systems

Adobe Systems, derginizin birinci sayısının çeşitli yazılarında değinildiği üzere, Xerox PARC’dan ayrılan John Warnock ve Charles Geschke tarafından Aralık 1982’de kurulmuştur. Bunun önemi, eğer ‘Çağdaş Yayıncılık Çağı’ ya da günümüzden baktığımızda ‘Klasik Basımcılık Çağı’ 1450’lerde Johannes Gutenberg’in Almanya’da Mainz’da hareketli hurufatı (movable type) geliştirmesiyle başladıysa, onun mirasını devralarak kökten değiştirecek ardılları olan bu ikili, 1980’'lerde Adobe Systems'’ı kurdukları zaman, Silicon Vadisi’nde kök salan yeni bir dönüşümü başlattıkları içindir. “Gutenberg’in buluşu gibi, Warnock ve Geschke’nin ‘PostScript’ teknolojisi de kağıt üzerine abeceleri ve imgeleri basmak için yeni köktenci bir yaklaşım yaratmıştır.

hspace=0

Linotype. İkinci dizgede ise Ottmar Mergenthaler tarafından geliştirilen Linotype sıcak kurşun satır döküm makinesinde klavye, çoğaltma kalıbı magazini ve kurşun döküm birimleri tümleşik olarak tasarlanmıştır. Doğrudan klavye tuşlamalarıyla yerini alan ‘matrix’lerin satırlarda düzenlenmesi yoluyla, dizgi satır halinde dökülmekte ve sonra baskıda kullanılmaktadır.

hspace=0

Fotodizgi. Bu üçüncü dizge 1915’lerden başlayarak 1960’lara kadar adım adım önce mekanik-optik düzeneklerden yarı-özdevimli fotodizgiye değin geliştirilir. Fontlar görüntü şablonları aracılığıyla ışınsal olarak aktarılır. Daha sonra elektronik dizgelerle birleştirilir. 1970’lerde sayısal teknoloji ile bütünleştirilerek foto-düzenleme dizgelerine dönüştürülür.

Gutenberg öncesi yüzyıllarda farklı kültürlerin dini kurumlarında yetiştirilen ve bulundurulan eğitimli yazıcıların geleneksel güzel yazı (kaligrafi, hat vb.) sahasından döneminin çağdaş baskı makinaları sayesinde basımcılık ve yayıncılığın liberalleştirilmesi gibi, PostScript de basımevlerinin sanayi çağı baskı makinalarından büro içerisindeki bilgi çağı insanlarının gündelik yaşamına basımcılığı ve yayıncılığı taşımış ve yaymıştır. 1980’lerin başında bilgisayar ortamında varolan sayfa tanımlama dillerinden (PDLs) sadece biri olan, ancak masaüstü yayıncılığın temel eksenini oluşturan, PostScript’i de Adobe yaratmıştır.

Her ne kadar sayısal harf/dizgi ilk kez 1961’de İngiliz bilimadamlarınca keşfedilmiş; 1965’de Alman buluşcu mühendis Dr.-İng. Rudolf Hell tarafından sıkıştırılmış bir biçimlemede kendi fotodizgi dizgesi ‘Digiset’ için hazırlanmış; ilk sayısal çıktı 1970’lerin başında Xerox’un ünlü ‘Palo Alto Research Center’ındaki ‘Xerox Graphic Printer’ında inç başına 180 nokta olarak basılmış ve sonunda 1977’nin başında inç başına 1000 noktalık baskısıyla Gutenberg’in teknolojisine gerçek rakip olabilmiş ise de, ‘Gutenberg Galaksisi’nin yerini ancak 1980’lerin birinci yarısında geliştirilen ve ikinci yarısında oluşturulan masaüstü yayıncılık (DTP) dizgesinin pazara sürülmesi ile alabilmiştir.

Adobe, Gutenberg teknolojisini ait olduğu tarihin kendi dönemleri içinde bırakarak, bildirişim  (information) ve ardından iletişim (communication) teknolojilerini yaratacak temel sayısal altyapısı olan PostScript’iyle ve bu altyapıya dayalı sayısal teknolojileriyle yeni yüzyılın ‘Bilgi Çağı’ devrimini (ya da nasıl tanımlanıyorsa?) gerçekleştiren en önemli kuruluşlardan biri olmuştur.

Adobe’dan Önce

Adobe PostScript’i yaratmadan önce, bilgisayar alanında onyıllarca çalışmalar yürütülmüştür. Aslan payını masaüstü yayıncılık ve sayfa tanımlama diliyle Adobe kapsa da, onun kurulmasından önce bilgisayar alanında birçok gelişme ve bu alana katkıda bulunmuş birçok kuruluş ve biliminsanı bulunmaktadır. John Warnock ve Charles Geschke bu kuruluşlarda geçmişte görev almış ve çalışmış sadece iki bilimadamıdır. Ancak onlar tarihsel sürecin akışını kestirerek ve teknolojinin geleceğini öngörerek diğerlerinden tecimsel başarı açısından sıyrılmışlardır.
John Warnock ve Charles Geschke üniversite yıllarında matematik eğitimi almışlardır. 1964’de ders vermeye başlayan Warnock’un aynı zamanda kendi doktora (Ph.D) çalışmasını yürüttüğü University of Utah döneminde Amerika’da bilgisayar bilimi müfredatı sunan birkaç üniversiteden biridir. Bu okuldan, Xerox PARC’da ve daha sonra Apple’da grafik kullanıcı arayüzünün geliştiricisi olan Alan Kay; Silicon Graphics’in ve Netscape’in kurucusu Jim Clark ve Pixar Animation Studios’un kurucularından Ed Catmull gibi başarılı insanlar yetişmiştir.

hspace=0

Foto-Düzenleme Teknolojisi. Bu teknolojiyle birlikte yalnız fontlar değil aynı zamanda görüntüler de sayısal biçimlere dönüştürülmekte ve görüntülükte hem görüntü ve hem de font bir arada düzenlenebilmektedir. Adım adım daha yüksek bir düzenleme niteliği ve olanağı sunan teknoloji o dönem için henüz stüdyo dizgeleri olarak üretilmekte ve pazarlanmaktadır.

hspace=0

Sayısal Teknoloji. Bu, dizginin ne metal harflerle tek tek, ne sıcak kurşun dökümle satırlar biçiminde ne de harf şablonları kullanılarak ışınsal aktarım yoluyla yapılmadığı, ‘0’lar ve ‘1’ler temelindeki ‘binary digit’ler aracılığıyla yapıldığı son dizgedir. Geçmişin dizgelerinin tüm teknik kısıtlamaları yerini yepyeni ve neredeyse sınırsız olanaklı bu yeni dizgeye bırakmıştır.


hspace=0

DigiMaster 9150. Artık klasik ve modern basımcılık yerini sayısal basımcılık ile sanal yayıncılığa bırakmaktadır. 1990 öncesi baskı teknolojisi küçük sayılarda ekonomik boyutunu yitirdiği için, ister renkli ister siyah-beyaz, grafik tasarımın doğrudan yapılarak anında basılabildiği yeni sayısal baskı aygıtları ya da yazıcıları geliştirilmekte, her açıdan maliyeti ağır mekanik harikalarının yerini almaktadır.

Yeri gelmişken, 1960’larda geliştirilen Bilgisayar Destekli Tasarım (Computer Aided Design; CAD) dizgelerinin geliştirildiği ve ışık kalemi (light pen) ve taslak yastığı ya da düzlemi (sketch pad) gibi bilgisayar ortamında WYSIWYG (ne görüyorsan onu elde edersin” anlamındaki; What You See Is What You Get) dizgesine uygun gösterime olanak tanıyan araçların geliştiricisi Ivan Sutherland’ın çalışmalarını yürüttüğü teknolojik ortamı sunarak öne çıkan okullardan biri Utah Üniversitesi ise diğeri de Massachusetts Institute of Technology, yani kısa adıyla MIT’tir. Bir diğeri de Bilgisayar Grafikleri Laboratuvarı’yla (CGL) ünlü New York Institute of Technology’dir (NYIT). “Utah Üniversitesi üç boyutlu (3D) bilgisayar grafikleri üzerine araştırmalarda güçlü bir etkiye sahipken, diğer yanda NYIT’deki CGL’lerdeki araştırmalar özellikle canlandırma (animation) araçlarıyla ilgilidir.

Doktora çalışmasını 1969’da tamamladıktan sonra, Warnock akademik ortam yerine özel bilgisayar kuruluşlarında çalışma tercihinde bulunur. 1972’de Evans & Sutherland’de “Illiac IV” süperbilgisayarı üzerinde çalışır. İki yıl sonra uçuş benzetimi (fly simulator) aygıtları üzerinde çalışmaya başlar. 1976’da bir meslektaşıyla New York limanında bir gemi benzetimi için grafikler yaratmakla görevlendirilir. Bu çalışma ve deneyim, herhangi bir bölgenin gerçekçi bir arkadüzleminin nasıl oluşturması gerektiği üzerine bir yaklaşımı: küme-temelli (stack-based) bir grafik tanımlama dili düşüncesini, ona sağlar. “Design System” olarak adlandırılan bu araç bağımsız dil aslında daha sonra Warnock’un Geschke ile birlikte geliştirdikleri PostScript’in ilk atasıdır.

Erken yıllarında din eğitimi ile ilgilenen ve daha sonra klasikler ve matematik eğitimi alan Charles Geschke ise 1972’de doktora çalışmasını Carnegie Mellon Üniversitesi’nde bilgisayar bilimleri programında tamamladıktan sonra Xerox’da genç ve yenilikçi düşüncelere açık bir ortam ve fırsat olduğunu öğrenir.

Aslında fotokopi makinaları alanında ünlenmiş Xerox firması 1970’de ar-ge laboratuvarı olarak ‘Xerox Palo Alto Research Center’ı (PARC) kurmuştur. “Ülkede en parlak teknoloji düşüncelerini bir araya getiren bu araştırma laboratuvarının görevi dünyayı değiştirebilecek olan teknolojiler geliştirmektir. Kurulduğu andan başlayarak biliminsanları ve parlak düşleri olanlar (dreamers) için son derece verimli bir ortam sunan merkez geleceği yaratmak için yola çıkanların 1970’lerdeki buluşma noktası olacaktır. Bu ortamda karşılaşan insanlar kişisel bilgisayarların, lazer yazıcıların, grafik kullanıcı arayüzü, ethernet ve diğer çağdaş bilgisayarlaşmanın kilit taşlarını geliştirmişlerdir. “Charles Geschke’nin tanımıyla Xerox PARC’daki başarı ‘sadece hesaplamayan, hem de iletişebilen’ bilgisayarları geliştirmek olmuştur.

hspace=0

HiTech. Geçen yüzyılın sanayileşmecisi ama bu yüzyılın ‘yüksek teknoloji’sinin geliştiricisidir, Batı. Günümüzde “know-how” terimi ise bilgi toplumuna dönüşmüş Batı’nın artık kavramsal bir görüngüsüdür. Aslında ‘postmodern’ kavramının içerdiği de, tüm olumlu yönlerinin yanısıra, bilgi teknolojileriyle yaratılan yeni küresel dünya düzenindeki (acıları ve yıkımları gerçek olan, sanal savaşlar gibi) ‘olumsuz’ her şeydir.

hspace=0

Sketchpad. Ivan Sutherland tarafından vektör-tarama türü kullanılarak geliştirilen ve görüntülükte grafiklerin denetimini yapabilmeyi mümkün kılan ‘Taslak Düzlemi’ (Sketchpad) dizgesi. Bu dizge günümüz bilgisayarları için hem ‘fare’nin (mouse) gelişiminde, hem de ‘Wacom’ benzeri basınca duyarlı çizim yastıklarının (Pressure Sensitive Tablet) gelişiminde temel olmuştur.

hspace=0

Light Pen. Ivan Sutherland tarafından geliştirilen, görüntülük üzerinde grafikleri imlemeyi ve denetlemeyi mümkün kılan ışık kalemi. Işık kalemi için geliştirilen teknoloji geleceğin sanal gerçekliğine (virtual reality) ilişkin bir temel oluşturur. Günümüzün basınca duyarlı sayısallaştırıcı kalem ve düzlemleri (örneğin Wacom Tablet gibi) bu teknolojinin geliştirilmiş bir biçimidir.

PostScript’e Doğru

Bilgisayar Bilimleri Laboratuvarı’na daha önce yönetici olarak atanan Charles Geschke ile John Warnock Xerox’ta 1978’de buluşurlar. Ortak yönleri onları güçlü bir ekip yapar. Warnock, takım arkadaşı Martin Newell ile, daha önceki yıllarda E&S’da üzerinde çalıştığı ‘Design System’in temel düşüncesini kağıt çıktıdan daha çok görüntülük üzerindeki gösterime uyarlar. 1979’da ikili geliştirdikleri bu programa, kendi isimlerinin başharflerinden oluşturdukları kısaltmayla, ‘JaM’ adını verirler. John Gaffney ile oluşturdukları ‘Design System’ gibi, ‘JaM’ de PostScript’e uzanan bir diğer adım olur. Çünkü bu program da araç bağımsızdır ve Design System’a göre, sıra tarama (raster image) grafikleri ve bit-eşlem (bitmap) fontları birleştirme bakımından, farklılık taşımaktadır.

Warnock ve Geschke JaM’in geliştirilmesini sürdürürler. 1980’de Geschke Xerox PARC’da grafik sanatlar ve basımcılığı geliştirmeye adanmış bir laboratuvar olarak ‘Imaging Sciences’ı kurar. Burada ekip büro çevresi için Xerox’un varolan baskı dili ile JaM’i birleştirerek ‘İnterPress’ olarak bilinen yayıncılık programını geliştirirler. “InterPress sanal tasarımın en erken örneğidir; onun mühendisleri dört kentte konumlandırılmış ve ülkenin her iki kıyısındadır ve onlar e-posta yoluyla öncelikli olarak iletişim kurabilmektedirler.

1970’lerin sonunda yeni ve önemli bir pazar ürünü olarak görülen Laser Printer teknolojisi gündeme gelir. Xerox ise geliştirilen teknolojilerin pazara sürdüğü kendi aygıtlarında kullanılan baskı protokollerine uygun olmasını istemektedir. Geliştirilen InterPress, Xerox’un kendi donanımının baskı genelgeçerlerine uygunlaştırılır. 

Ve varolan teknolojilerle pazarda üstünlüğünü sürdürme eğilimi içinde olan kurumu bir çıkmaza götürmekte, böylelikle InterPress’i de içeren buluşların tecimsel üretimine ilgisiz kalınmakta ve Xerox PARC’da üretilen bu buluşlar topluma ya da girişimcilere bırakılmaktadır.

Aslında matematikçi olan bu iki bilim adamı Xerox’un bu girişimlere isteksiz olmasından hareket ederek, geliştirdikleri yazılımları üretim ortamına sunmanın ve buluşlarını pazarlamanın yollarını ararlar. Çünkü Geschke’ye göre “Xerox’un bunu pazarlamasının uzun zaman alacağı çok açıktı. Ama teknoloji balık gibidir. Eğer onu zamanında pişirmezsen, o bozulur, kokar.

hspace=0

Alto. Xerox’un Palo Alto Research Center (PARC)’ında ilk kişisel bilgisayar ve iş istasyonu olarak geliştirilen ‘Alto’. Dönemin iş istasyonları “akıllı uçbirim” olarak yerleşik belleğe, güçlü işlemcilere, çok çeşitli (klavye, ışıklı kalem ya da fare gibi) giriş ve çıkış aygıtlarına, arayüzlere ve görüntülüğe sahiptir ve hızlı bir ağ (network) ile anabilgisayara bağlanırlar.

hspace=0

Multi-Window Display. Menü ve ‘çoklu-pencere’ işletimini gösteren ‘Alto’ görüntülüğü. Geliştirilen grafik kullanıcı arayüzü ve çoklu-pencere dizgeleri 1985’lerden sonra yaygınlaşan kişisel bilgisayarların temel işletim yöntemi olur. DOS vb. komut satırı temelindeki işletimlerin yerini alarak bilgisayarların günlük işlerde bile etkin kullanımına yol açar.

Adobe Systems’ın Kuruluşu

Geschke ve Warnock, bu arada Xerox’ta çalışmayı sürdürecek olan Dan Putman ile işbirliği yaparak, 1982’nin son aylarında yeni bir şirket kurmak üzere işe koyulurlar. Amaç InterPress ve diğer teknolojileri büro pazarına sunmaktır. Sonunda 1982’nin Aralık ayında John Warnock’un California, Los Altos’daki evinin arkasında akan bir dereden adını alacak olan şirketi; Adobe Systems’ı ikili olarak kurarlar.

Daha sonra PostScript olarak bilinmeye başlayacak olan kendi programlama dilleri o günlerde yayıncılık alanında birkaç sorunu çözmektedir. İlk olarak ‘personal computer’ (PC)’ler ile yazıcılar arasındaki iletişimi kurmak amacıyla her bir aygıt için özelleştirilmiş sürücülerin (proprietary drivers) ve uygulama protokollerinin karmaşıklığına bir son vermekte ve artık sadece bir yazılım dili gerektirmektedir. Diğer yanda bu dil sayfa üzerinde hem metinleri hem de grafikleri bir araya getirebilmekte, farklı ögelerin birlikte düzenlenebilmesine yeti ve olanak sunmaktadır.

Böylelikle, geçmişin mizanpaj, kolaj, montaj, renkli örnek, matbaa resmi, baskı taslakları gibi baskıya yönelik hazırlıkları maket bıçağı, rapido, kağıt, karton, peligom, cetvel, yazı ve çizim şablonları, tire film vb. araç-gereçler ile yapılan çizim, kesip yapıştırma, düzeltme vb. işlemleri gereksiz kılmakta, tüm düzenlemenin görüntülük üzerinde yapılabilmesine ve onun göründüğü gibi çıktısının alınabilmesine olanak tanımaktadır. Üstelik sayılan bu işlemleri tasarım atölyeleri, reklam şirketleri, renk ayrımı büroları, basımevleri ya da yayınevlerinde grafikerler, tasarımcılar, tipografistler, dizgiciler ve montajcılar yapmaktadır. Ama yine de ikilinin geliştirdikleri uygulamaların henüz eksiklikleri bulunmaktadır. Buna karşın Graphic System, JaM ve InterPress gibi daha sonra PostScript’in temelini oluşturacak bu uygulamaların bildirişim ve iletişim ortamında geleceğin nasıl şekilleneceğine ilişkin sunduğu sanal bir gerçeklik de vardır.

hspace=0

Ray-tracing. ‘Işın-izleme’ işlemiyle yapılmış bir boyama uygulaması, (OPU’dan Furukata’nın bir çalışması). Bu teknik bir görünümde gölge benzetimine ve ışığın kırılması ile yansımasına gerçeklik katan bir bilgisayar grafik uygulamasıdır. Bellek donanımı yetersiz olursa bu işlemler çok zaman alır. Ancak günümüzde özel donanımlarla artık rahatlıkla yapılabilmektedir.

hspace=0
Üç-Boyutlu Tasarım. Anisotropic yansımaların doku örnekleri, (Tokai Üniversitesi Küçükler Koleji’nden Tomohiro Ohira’nın bir çalışması). ‘3D’ kavramı siberuzayda, üç boyut (3B) etkisi yaratan grafiklerdir. Metin, görüntü ve sesin birlikteliğiyle oluşturulan çoklu ortam ürünlerinin temel uygulama yazılımları ile artık ‘4D’ canlandırma ve film yapılmaktadır.

hspace=0

Personal Computer. Kullanıcıya bağımsız çalışma olanağı sağlayan her türlü donanım (hardware) ve yazılıma (software) sahip bir mikroişlemcinin (microprocessor) bulunduğu tek kullanıcılı bilgisayarların (PC) genel adıdır. Bu terimi 1970’lerin başında Alan Kay ileri sürmüştür. O dönemin bilgisayarları çok kullanıcılı, merkeze bağlı uçbirimler olarak çalışmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder